Kapılar ve Dervişler

Her kapı farklı bir âleme, her âlem farklı bir kapıya açı­lır. Başlangıç ile bitişin birleştiği noktadır kapılar.

Selçuklu’da taş işlemeli, Osmanlı’da dantelvari oymalı kapılar bir medeniyetin âleme seslenişidir. Kilit ile anahtar deliğinin ikisini de üzerinde taşıyan kapılar, belki de hastalık ve onun şifasının aynı yerde olması sırrını bize göstermektedir…

Âlem-i asgar’dan, âlem-i ekbere uzanan kapılara nurefşan şahsiyetler vasıtasıyla gelebilmemize rağmen, ka­pıları her zaman tek başımıza açarız. Her kapı bir ön­cekinden daha çetin ve zor açılmakta, anahtarlar nefs-i râdiye içerisinde aranmaktadır.
Derviş; kalbiyle gören, ruhuyla işiten aşk elçisi, büyük buluşmanın müjdeleyicisi. Fakr ile zenginliği bulan Ehl-i şuhud… Hayatı itidâl-i dem ile algılayan, serâr-i vücud ile yorumlayan. Kazm-ı gayz ehli… Güçlü perde­si nevâ bir rast ilâhi.
Derviş ve kapı yakın mânâları ifâde eden tasavvuf! Pers­pektiften aynı bile düşünülebilen ifadelerdir. Her kapı birer derviş gibi ruhu aydınlatan birer lamba, her derviş bir derâri hükmünde der’dir. Dem ile açılan kapılar, vus­lat sevinci yaratır âlemde. Sâzende âlem, O’na yaklaşan­ları alkışlar, alemeyn renklenir. Rabıta sırrıyla hayata ba­kan derviş bir der misâli râbıta-ı mevt eyler.
Misafirhâne hükmündeki dünya­da, sebeplerin elleri hiç bir zaman sonuçlara yetişemez. Dervişler, hayatın yüzündeki ikrâmın bir kapı misâli arkasındaki rahmeti aralayan kerem sahibi zatlardır.

Gökkuşağı hükmündeki dervişle­rin bir rengi de şivacılıklarıdır. Hayata dair sıkıntıları, hareketin bir rengi olan zamanı bir nevi durdurarak öncesini ve sonrasını kader kapısından görür ve sıhhate vesile olurlar.

Eski zaman dervişlerine sohbet arasında zâtın biri bir sual sorar; “Efendim namazlardan sonra Cenâb-ı Hakkı şanına lâyık ifâdeler­le yadettiğimiz tespih çekiminde 33 yerine bazen 34 veya 32 defa “Sübhanallah” veya “elhamdülillah” diyorum bunun bir zararı olur mu?” der. Derviş derin bir nefes alır ve “Kapımızın anahta­rında bir girinti veya tümsek fazla ya da eksik olursa kapımız açıl­maz. Namaz sonrası tespih çekimi de bir nevi anahtar hükmündedir. 33’er kere tekrarlarsak ancak rah­met kapısı açılır. Eksik veya fazla olursa kapı açılmaz.”der.

Nereden geldik, nereye gidiyo­ruz? sırrıyla çalkalanan âlemde, ce­vap için yola çıkanlar aynı safta toplanıyorlar. Çünkü herkesin içinde gizli bir kapı ve o kapının arkasında bir derviş bulunmakta…
Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Türk Sinemasında Çocuk / Gülşah Nezaket Maraşlı
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -... / Şiraze
Gelin Tanış Olalım / Ay Vakti
Şehir-Dua / Esra Karabiber
Aşk Beyaz / Mustafa Özçelik
Tümünü Göster