Yansımalar

Önce şehirleri bombalıyor, yakıyor, yıkıyorlar.

İnsanlar yerlerini-yurtlarını terk ederek, kar-kış demeden yollara düşüyor.

Lapa lapa yağan kar korkularına eşlik ediyor.

Bombardımanlar; ölümleri, sakatlığı, hastalığı, hicreti, gurbeti, yokluğu, ayrılıkları katmerleştirerek ve katlayarak sürüyor.

Acıdan katran dökülüyor yüreklere.

Dur-durak bilmiyor yıkım yapanlar.

Bir hedefe, bir gayeye matuf bu zulümleri işlediklerini ifade ediyorlar.

Mamur olanı telef ediyorlar.

Geçmişte, yeryüzünde zalimlerin, hep aynı bahanelerle zulümler işlediğinin tanığıdır tarih.

İletişimin saniyelerle haberdar etme hususiyeti kazandığı bir çağda, feryatlar ayyuka çıktığı halde insanlık doğru bilgi edinmesin diye de algılar oluşturuyorlar.

Uluslararası ajansların süzgecinden geçirdikleri haberlerle haklılıklarını dünyaya ilân ederek algı oluşturuyorlar.

Sosyal medya taramalarından elde ettikleri sonuçlara göre yönlendirmeler ve yeni hamleler yapıyorlar.

İnsan duyarlılığını yönlendirmeye, kendilerini neredeyse acınır hale getirmeye çalışıyorlar.

Adelet, özgürlük, insan hakları diye zulmediyor ya da çanak tutuyorlar.   

İslam dünyası da tevhidin çare olduğunu hep terennüm ediyor.

Tefrikanın bu acıların yaşanmasında ana unsurlardan olduğunu da.

Birlik ve beraberliği tesis edecek oluşumların gerekliliğini de.

Fiiliyatta birlik, mukavemet bir türlü tesis edilemiyor.

Haneleri harap olmuş, aile fertlerinden kimi ölmüş, kimi yaralı, kimi sakat. Yaşlı, kadın, çocuk, hasta herkes sığınacak yer arıyor.

Onlar da, demografik yapıyı değiştirerek, insan üzerinden ikmal yapıyorlar. 

Halep, sonrası İdlib.

Öncesinde de farklı şehirlerde aynı manzaraları görmüş ve tanık olmuştuk.

Ve toplama kamplarında zulüm gören Uygurlar.

Aktörler değişse de amaçlar aynı.

Orta Doğu’dan Afrika’ya, Uzak Doğu’dan Orta Asya’ya, aynı haksızlığa uğramış halklar ve ülkeler.

Mağrurlar mağdurların ve mazlumların çaresizliğini hesaba katmıyorlar.

Mazlumun duası ile yaratan arasında perde olmadığını.

Allah’ın hesabını da.

Akıbetlerinin geçmişte zalim olan kavimlerin akıbetiyle aynı olacağını da.

Bu noktada insana elbette sorumluluk düşüyor.

Kime karşı ve hangi gerekçeyle olursa olsun, zulme karşı ortak bilinç ve direnç oluşturmalı, yeryüzünde tesisi için de mücadele etmelidir.

Adı olan ve kendisi olmayan adaletin değil.

Adalet ve emniyetin.

Hakikatin.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

“Kar Kârdır” / Ay Vakti
Ağaç Baskı / Hatice Bengisu
Özülke’yi Savunanlarla Örülü Bir Halka / Ömer Eski
Yansımalar / Şeref Akbaba
Ev / Zeynep Karaca
Tümünü Göster