şiirleri harp meydanı
şairin
kandili aşk
benim de sensin
bazen yavaşlar hayat sollayıp geçersin,
bazen sen yavaşlarsın da hayatın seni sollamasını izlersin
arkasından el sallayanlara rastlamışlığın vardır üstelik
küstahlık değildir bu, olsa olsa bir çeşit çaresizlik
yorulmuşsundur belki,
belki de hedefin vurulmuştur bir öngörülemez tarafından
ya da sadece vazgeçmişsindir gayenin önemsizliğini fark edip
o an en tehlikelisi boşluğa kendini bırakmandır
boşluk Şirâze, senin kararlarını önemsemeden bir bütün olarak seni yutar
yine de onun bile vardır zaafları;
açık verir, anlık insafa gelir, nedensiz genleşir
ama bil ki bu, nadirdir
bugün de mi olmadı, Sirâze?
olmadı, ama bu
hiç olmayacağı anlamına gelmez
vura vura r’lere söylenirim ben ağır Rus aksanım varmış gibi,
kimden bilmem işte öyle öğrenmişim
köşelidir kelimelerim, hacimlidir satırlara sığmayan kocaman despot
ve obez cümlelerim
ben bile taşıyamam onları da bir kuytuya kimse görmeden terk ederim
nasıl olsa zavallıların ağıdını duyar bir yardımsever mi derim
yoksa kelime vurguncularıyla cümle avcıları bulsun da
kıymetlensinler mi onlarla isterim
ne bileyim Şirâze, öyle kıt ki aklım zaman zaman
bırakırım başkası dert etsin
mırıl mırıl söylenirim ben r’lere vura vura;
bazen h’lerle, bazen de n’lerle küs gezinirim
bir çocuk görsem saklanır, harabe diplerinde kedilerle zıtlaşırım
vurgunculardan kaçar, hayalperestlerden hayat araklarım
ben bir gezginim ve yalnızlığı sevmek Şirâze’m,
değil benim kabahatim
kabahat bana onu sevdirenlerin
kızma ama, hâlâ kendimle kavgalıyım
aramızı bul diye gece uykularımda bundandır sana kaçmalarım
vura vura r’lere severim bir de
ne kadar sertse vurgu o kadar iyi
ne kadar sertse vurgu o kadar iyi
kuşlar göçmeden önce vedalaşmaz
kimse de onlara bundan dolayı gönül koymaz
dönüp geldiklerinde de Şirâze, kimse onları kovmaz
tut kelimelerimi gitarının tellerine dola akşama doğru dalgalanırsa yüreğin
koy başını adalara,
uzansın ayakların Marmara’nın açıklarına gezindiği yerde gemilerin
bir kılıç balığı sürüsüne rastlarsa akıntı boyunca
tuzlu suyuna karışan hayallerin
emin ol, yüklenip getirirler saklı koylarıma,
yakalanmadan ağlarına yolkesenlerin
çünkü bilirler kimdir o, yaşarken dillendirmeye bile kıyamadığın
naz sevdiğin
alsan beni
yıldız yıldız gezdirirsin
meteoritler gerdanıma dizilmek için yarışır belki