DE’li Epikhanet

seninle ne zaman bir şeylerden söz etsek seninle de
sana fark atar alnın bir kere doldurulmuşluğunla
bin istikbal boğar bin istikbal doğurur teri alınmadan
mendil sonra beklenmeyen o cesarete bir şey olmaz da
dümdüz olmuş yumruklar bile anlamını yitirmez de

seninle sonra ne zaman bir şeylerden söz etsek seninle de
nefes alır verirmişiz yirmi dört saat yirmi dört kere kamburumuzla da
ormanların ayartısında doğduğumuzu hiç unutmamışız hiçbir kere de
eski bir yarayı baştan geriye doğru saydırırsak böylece de
yarim saatlik kavgada çağa bahşettiğimiz kelimeler
ayaklarımızın karanlığında gittiğimiz dağıldığımız her yerdeler de

seninle sonra ne zaman bir şeylerden söz etsek seninle de
orada kısraklara uyan kızların bir anlamı olurdu böylece de
bahar tülbent bekler; esmerleri, köprüyü sedir ağaçları da
yağmur yağdıktan sonra anlardık toprakta nar kavimleriydik de  
kızıl bir çiçekle beklerdik giriştiğimiz zor meşakkatlerle ihtilalleri de
sen ben o biz siz onlar
anmak istediğimiz tarih değil ol yurdumun saz arkadaşlarıydı da

akıyoruz susuyoruz düşün o gün o günken böylece de
birbirimize bakarken birbirimizken de
düşmemişken daha son söz dahi Kenan gözden
düşeni bilmezken hangimizken de
kapkara sedir dumanlarıyla dalıp boğulduğumuz
bir yangının havzasından geçerken de

biz ölenlerimiz gibi ölmediydik de
‘kan görmeyen derviş kan görmeyen derviş’
içimizde böyle bir şarkı çalar çalar gider
biz kulak vermesek de

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Zafer “Savaş”ta Mıdır? / Nihat Dağlı
Yunus Emre’nin Yirmibirinci Asra Mesajı; Sev... / Şadi Aydın
Yolculuk Nereye… / Fâtımâ Zehrâ Merinos
Yola Çıkan Hikâye / Nergihan Yeşilyurt
Yitene / Ömer Meşe
Tümünü Göster