Mekânsız Konuştum Hep

iki dudağından çıkınca ayrılık
bu bir hükümdü çöllere dair
ruhumu bir seyyah kıldı kaderim;
yaşamak vadisinde

beni karanlıkların yordu
usulca olmadı ölümüm asla
engin bir ağlamak denizinde ellerim
içimde Verther’in acıları

mekânsız konuştum hep
ve sustum mekansız ve sonsuz
gri bir hüzne boyanınca kanım
susunca içimdeki çocuksu heyecan
kendimi göksüzlüğe vurdum

dört yan üstüme geldi
konuşmadı kahrolası dört duvar
her şey yokluk ve varlık üzre
her şey ve dahi gök üstüme geldi

leyl oldum kaldım eşiğinde
yıldız yağmayan gecelerden sonra
varırız köprülerine elbet
varırız vuslatın kıyısına sandım

satılık kentlerden geçtim
gökleri kuş öksüzüydü
kadınları otomobillere tapan bir şehir dünya
bir müntehir gibi geçtim sokaklarından
Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Çizgi-15 / Behice Kolçak Şark
Tarihi Mekân Edinmek / İsmail Bingöl
Unutulmak / Özcan Ünlü
Mekânsız Konuştum Hep / Taner Taştekin
Nişantaşı’nda Bir Gül Fidanı / Nurullah Genç
Tümünü Göster