biliyorum gelinler duvağını nardan
elbisesini kardan sevgisini yardan
ve sesini rüzgardan alır âşıklar
su beyazı mavisi yeşili var biliyorum
su kırmızısını da akşam güneşiyle yıkanan
bulutlara upuzun bakan denizlerin
leylâ siyah saçlarında saklar geceyi
gözlerinde göğü kirpiklerinde yağmuru
yanağında gamzeleri gülüşlere yuva olan
o vakit oturdum hüzün de oturdu içime
artık neş’e atları geçse de fayda etmez
balkonuna serçelerin konduğu çocukların sevinci
bundan böyle aynalara sormak lazım güzelleri
kim bilir kaç bin güzel gördü öyle sessiz sedasız
lâkin hiçbirine sevdiğini diyemedi