Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -18

geceyi sabaha bağladıklarında durdu tren
kaybettiklerini bulmaya gelmişlerdi kuzeye
o günlerde korku evlerin damında yer etmiş
cesaret memleket değiştirmişti

trenler gidiyor çuf çuf da çuf çuf
bu toprakların yarıdan fazlası demir yolu Şirâze
bana gitmeleri hatırlatmak için böyle dolanıyorlar etrafımda
çuf çuf da çuf çuf

apartmanlar yüksek, odalar küçük, eşyalar eski, duvarlar kağıt Şirâze
hiçbir yerin hiçbir yere benzemediği kadar her şey aynı, çirkinlikse diz boyu
hava hep soğuk, toprak hep nemli, sular hep buz Şirâze
kulağımda çuf çuf da çuf çuf sesleri

paslı demir kokusu, kamyon gürültüsü, bir de çuf çuf da çuf çuf
gidilecek yerler bitecek gibi değil, git git bitmiyor
tren hep peşimde, içimde hep Şirâze
çantamda bir tutam aşk, bir tutam has­ret, bir tutam serdengeçti
bolca keşke, yolumun üzeri çuf çuf da çuf çuf Şirâze

senden hem hep uzaklaşma­dayım, hem de hep sana doğru yönüm
hasta bedenimi sürüklüyorum yanımda
,
mutsuzluğun ağırlığı omuzlarımda
dizlerimde ağrı, ayaklarım toprağı eşeliyor
tren çuf çuflarıyla durmadan var da var
al beni Şirâze yolculuklardan da, bu yollardan da
ka­çıp saklanmalardan, gidip durmalardan, durup koşmalardan çok yoruldum
al beni yanına
sen olmayınca olmuyor, sen olmayınca olunmuyor
gam üstüne gam, çuf çuf da çuf çuf Şirâze

aç olan aşkı
aşk da aç olanı istemezdi

anlatma beni kendine
hiç olmadım say, hiç dokunmadım say gözlerine, say ki hiç düşmedim cümlelerine
say sayabildiğin kadar Şirâze
sil beni, benli zamanları, benli mekanları, üzerinde bana dair ne varsa yok say
atların yelesine tutunup rüzgar gibi geçtim farzet
farzet beni Şirâze, bir farz-ı muhal say
trenler geçiyor her yanımdan çuf çuf da çuf çuf,

ben geçiyorum dünyadan
trenler geçiyor, ben geçiyorum hayat­tan
trenler ve ben Şirâze, hep uzağın uzağına meylimiz

nedir ki sensizlikten başka derdimiz
üstüne tuz biber çuf çuf da çuf çuf
Şirâze

kırmızı
toprağa akan kanda
güllerde değildi artık

dedim “öğrenmeliyim hayır’ların nasıl söylendiğini”
evet’lerin altında kaldım Şirâze
dedim
“anlamlara lüzumsuz anlam yükleyenlere karşı durmalıyım
nedir aklınızdan geçen nereden bileyim
yok ki bunun sonu
herkes kendince haklı, herkesin bildiği doğru
üstelik her konuda sürekli benim suçlu
velhasıl bir denge tutturamadım

kim severse ben de seveyim, sevdaya düşmeyenle işim yok benim
dedim “öyleyim, böyleyim, şöyleyim
yelkenleri de sonunda suya indirdim
keyfiniz bilir; dilerseniz beğenin, dilerseniz de beğenmeyin

istesen bile gelemezsin bana Şirâze’m, yok ki açık adresim
ama “gel” diye de çığlık çığlığa tüm hücrelerim
biliyorum, bir ben var benden daha Şirâze

bir ben var külliyen sen Şirâze
sensiz kimsesizim, kimliksizim

her şeye karşı takatsizim
tüm yaşama isteğimi yitirdim de
yoksun madem kimse varsın olmayıversin

dedim “içim acıyor, içim kuruyor; tükeniyorum, soluyor ve yok oluyorum
her şeyden geçtim bil Şirâze
mor dalgalardan, ol deli serden geçtim
geçecek ne kaldı ise cümlesini birden geçmelerden geçirdim
yâr seni de içimin en ücrasına gizledim
söyle Şirâze
varsın da ben mi görmüyorum, yoksun da seni hayalimde mi yaşatıyorum
ebed yolculuğumun sırdaşı Şirâze
seni ben biliyorum, bir ben bilip ben söylüyorum
duy beni Şirâze

sımsıkı tut beni
kendime geleyim

ya da hepten bırak
gideyim

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Çizgi-14 / Behice Kolçak Şark
What is The İmam? / Gülşah Nezaket Maraşlı
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -18 / Şiraze
Dost İlinden Gelen Ses / Kadriye Yılmaz
Japonya, Japonca ve Japon Şiirine Dair / Muhittin Fırıncı
Tümünü Göster