2004 Ağustos’unda Kitabevi Yayınları’ndan “Dost İlinden Gelen Ses” adı ile çıkan eser, müellifi Bilâl Kemikli tarafından 1996-2003 yılları arasında yürütülen bilimsel faaliyetlerin bir ürünüdür. Kitap, söz konusu tarihler arasında çeşitli ilmî dergilerde makale olarak yayımlanmış yazıların yanında toplantılarda sunulmuş tebliğ metinlerinin de tekrar gözden geçirilip düzenlenerek bir arada verildiği bir çalışmadır. Dost İlinden Gelen Ses üst başlığı yanında Tasavvuf Edebiyatı Üzerine Araştırmalar başlığı kitabın mahiyeti hakkında okuyucusuna bir fikir vermektedir. Tasavvuf ve onun edebiyatı konusunda yapılan bazı kavramları ele alan eser, üç ana bölümden oluşmaktadır: “Temel Nitelikler Üzerine” başlığını taşıyan ilk bölümde yazar, Türk Tasavvuf Edebiyatı kavramına ve bu kavramın tarihî seyrine “Türk Tasavvuf Edebiyatı” alt başlığı içinde değinerek giriş yapmaktadır. “Tasavvuf Edebiyatı Üzerine Hüseyin Daniş’in Bir Makalesi” bu ana bölümün ikinci konusudur. Burada Hüseyin Dâaniş’in Dârü’l-Fünûn Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda (c.l, S.3, Temmuz, 1332, s.295-304) “Edebiyât-ı Sûfiyye” adı ile yayınlanan yazısı esas alınmıştır. Tasavvuf kavramına yazarın Hüseyin Daniş’in bu yazısı etrafında değerlendirilerek bir açıklık getirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Kitabın bu ilk bölümünün sonunda tasavvuf edebiyatının temel bazı türleri hakkında bilgi verilir; “Tasavvuf Edebiyatında Devriyye ve Gaybî’nin Devriyesi” bölümün en son bahsidir. Sûfî bir şair olan Sunu’llâh Gaybfnin tanınmış eseri Kasîde-i Keşfü’l-Gıtâ isimli 99 beyitlik devriyesi eksen alınıp basitçe âlemi, felekleri, insanları geliş-gidiş ve dönüş şeklinde değerlendiren ve tasavvufun zaman algısının önemli bir parçasını oluşturan devir nazariyesine ve devriyelere yer verilmektedir. Bu ilk bölümden sonra “Tasavvurlar ve Metaforlar Üzerine” başlığı içinde “Türk Tasavvuf Şiirinde Allah Tasavvuru” içinde Yûnus, Mısrî ve Gaybî’nin Tanrı ve vahdet-i vücûd hakkındaki düşünceleri bahis konusu edilip mutasavvıfların mekân algısı üzerinde durulur. “Tasavvuf Edebiyatında Sürgün ve Zindân Metaforu”nun ardından “Türk Tasavvuf Edebiyatında Devran ve Sema” konuları gelmektedir. Son bölüm ise vahdet-i vücûd, hulul ve ittihât hakkındaki klasik bazı seçme tasavvuff risalelerden oluşmaktadır: Seyyid Seyfullâh’a ait olan “Risâle-i Miftâh-ı Vahdet-i Vücûd”, Hüseyin Lâmekânî’nin “Risâle-i Vahdet-nâme”, Gaybî’ye ait olan “Haza Risle-i Redd-i Hulul ve İttihâd” ve yine yazanı hakkında tartışmaların olduğu kısaca muhtasara bir ilmihâl kabul edilen “Hûda Rabbim” adlı manzûme bu bölümde yer alan eserlerdir. Bir kaynakçadan sonra indeks ile kitap son bulur. Yazarın ön sözünde de işaret ettiği gibi tasavvuf, kültürümüzün temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Eser tasavvufun kültür, estetik ve şiir boyutuna dair araştırmalara ve tasavvuf edebiyatındaki bazı tartışmalara yer vererek okuyucusuna bu yönde hizmet etmektedir. |
Bu Sayının Diğer Yazıları
Çizgi-14 / Behice Kolçak ŞarkWhat is The İmam? / Gülşah Nezaket Maraşlı
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -18 / Şiraze
Dost İlinden Gelen Ses / Kadriye Yılmaz
Japonya, Japonca ve Japon Şiirine Dair / Muhittin Fırıncı
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…