kuş gözlüyor, nar durağında sevgilim,
belki geçer diye taneleriyle bir kırkikindi
göğünür ıslak teninde dağınık fesleğenler
gök söküğü bulutlar takılır geceye birer birer
ulaklar yelelerinde turaç yavruları taşıyarak,
göğün söküğünü yamarlar, havalanır sevdiğimin;
entârisinden deniz ülkeleri, kıyılarında ürkek,
muhacirler, tuz içinde gözleriyle beklerler…
en küçüğü dört, en büyüğünde henüz,
terlememiş yaz kuraklığı, çığırtkan endişeler,
cama vuran güneş, yüze dökülen korkudur,
kitaplara yanık hüznünü bırakan eski bir cüz.