Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -99

benim bildiğim Ankara
sarı ve kuraktı
üstelik karasaldı
bozkır düşmüş arka sokaklarına,
kimseler de uğramazdı 
aç köpekler, terkedilmiş cılız kediler
ve benim gibilerden başka,
hiç bayramlığı olmamış bir çocuktu
sanki o

kuvvetle muhtemel çokça saçmaladığım ve nadiren karşılık aldığım,
buna rağmen, okul defterimden koparılmış sayfaları ardı ardına postalamaktan caymadığım,
içeriğini çok da hatırlamadığım uzun mektuplar yazmışlığım vardır benim Şirâze

İrene’ye, Ezize’ye, Ayda ve Jenya’ya, Börte’ye, Madam Bovary’ye, Jane Eyre’e
hükümlü hükümsüzlere, öte aleme göçmüşlere, soyu tükenmişlere, Pembe Panter’e,
sevmeyi öğrenememişlere, sanat dergilerine, ölçüsüzlere, kim vurduya gidenlere,
tutunmuş da olamamışlara, kayıtsızlara, kaygısızlara, kavgasızlara, Oblomov’a, Goriot Baba’ya,
Handan’a, adını kaydetmediğim bir sürü düşünce suçlusuna, Berlin Duvarı’na
ve daha kimlere kimlere adayıp da rüzgâra emanet ettiğim hacimli mektuplarım oldu benim

ilki, “sevgili baba” diye başlıyordu  
yaşım ondu                                                                                      
benim için “Libya” atlasta var, ama asılda yoktu
leylek, en sevdiğim masalsı kuştu
aklım kıvrak Hint müzikleriyle doluydu
ve henüz öğrenmemiştim insanı eskitenin sevgisizlik olduğunu

şeyleri biraz eksik, ama haylice abartılı yaşadığımız güneş girmeyen evimizde,
hayâllerin tozunun bulaştığı satırlardı onlar sanırım
portakal çiçeklerinin açtığını, evi farelerin bastığını, bisikletten düşüp yaralandığımı,
ara sıra depremle sarsılıp geceleri dışarıda kaldığımızı,
annemin çokça ağlayıp bana bütün gelmişimizi ve geçmişimizi yeniden ve yeniden aktardığını
            yaramazlıklarımı saklama beceriksizliğimden yediğim dayakları,
bademciklerim yüzünden ateşlenip günlerce yatağa kilitlendiğimi anlatmışımdır
bir de dönüşte bana, Akakus’tan bir tutam “çöl” getirmesini istemişimdir

varlık nedenim, yokluk sebebimdi sanırım
görmüyorlardı ruhumdaki ağrının kalbime verdiği zararı,
vücut kimyamı yoldan çıkardığını
o kadar silik, soluk ve sönüktüm, belki de renksiz, saydam;
fazla sessizdim belki, belki de alabildiğine sıradan
dinlemezlerdi söylemeyi denesem, sussam hiç fark etmezdi zaten
alelade bir kız çocuğuydum hayatla kendince dans eden, hem de bol bol gülerken
duvara karşı sert konuşmalar yapardım sıkça, ‘var mıyım’ diye sorardım bir de o yüzden,  
ya da ‘Sofia del Sorrento’ olsaydı adım mesela, ‘Azelda la Siena, Violet, Ella;’ ne değişirdi
çıkar mıydı yüreğindeki şiire adımı bir yakıştıran
bir mektup da bana yazan, ‘canım’ diye başlayan

“neyse” diyorum, yine “neyse”; enerjim, ışığım, sevincim Şirâze’m; iyi ki varsın
“buraya kadar getiren, gerisini de getirir,” diyorum; getirmezse de canı sağ olsun
“emeği yok saymaz, acıtmaz, incitmez, çevirmez,” diyorum
“merhametin kendisi O, kıyamaz” diyorum
hep diyorum; önce “O”, sonra “sen”; “biz” dediğim yerde ise epeyce duruyorum
“ben” çıkmıyor ağzımdan; inan

sabah ezanı açık pencereden odama doluyor
“kalk” diyorum, “Şirâze kalk da zikirle bereketlensin günün”
belki bu secdede çözülür kör düğüm  

dedemin minaresi ve yeşil takkesi, kuruttuğu bitkiler, demlediği çay ve raflar dolusu ilaçlar
dayandığı yıllanmış asa, yıpranmış hasır seccade, Halep’ten alınmış cilt cilt kitaplar;
pası korkulukların, kırıkları damın, kokusu çamların
gece vakti kondurulmuşluğu mavi evin, demir çerçeveleri pencerelerin
üzerime bulaşan, tenime işleyen kültürel lekeleri bu era’nın
doğduğum mekân, yıl; soy ağacım, genlerime gömülü özelliklerim   
kazınmışsa da lobe’larına beynimin;
huzursuzum ve tedirgin,  
sanki bir yanlışlık var bu işte Şirâze, varlığını hissetmiyorum köklerimin 

zamanla, içi başka dışı başka, uzun mektuplardan vazgeçip
Aziz Luka sevecenliğini, Orontes’in asiliğini huy edinip
doğu-batı arası binlerce millik adreslerde göçebelerden farksız konakladım 
her şey değişti Şirâze’m, sen de bilirsin
tek değişmeyen bendeki yerin

sorma
ne yaptığımı bugün
sor ya da
ne gizleyeceğim!
seni düşündüm

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

İnsan / Şeref Akbaba
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -99 / Şiraze
Rüzgâr Bizi Sürükleyecek / Abdullah Ömer Yavuz
Benin / Bir Garip Müslüman Diyarı / Ahmet Mahmut Şen
Hikmet Burcu Peşinde / Erdoğan Muratoğlu
Tümünü Göster