Yirmi Beş Issız Gece-2

3. gece dâra
çekiyor aynalar beni


bir ırmak yatağını bırakır mı, bir keder
toprağa dokunurken akkor dudaklarıyla
en ince köprüsünde susturur mu geceyi
yorgunsun
biraz üzgün
biraz zindan
haykırış
kapılara bakıyorsun: ücrâ fotoğraflarım
pencerelerde gri ağustos böcekleri
yollara bakıyorum: yalnızlık kırmızısı
kavşaklarda birkaç kuş birkaç damla kan olmuş
sen beni arıyorsun otel odalarında
ben ruhunu yitiren bir sevda türküsüyüm
ansızın yollarıma çıkmayı bilir misin

kırılma noktasıdır merdivenlerde hüzün
yalınayak umutlar birikir uzaklarda
o büyük aynalara bakmayı bilir misin
o tenhâ salonlarda bir dersin lügatini
sen biraz mütereddit
biraz papatya tenli bir hayalin çölüsün
serâbınla aşikâr kılıyorsun mevsimi
boğuyor mehtabımı sahilinde bu şehrin
kum fırtınaları
eski bir hâtırayı arayan gözlerinle
bir gemiyi içinde yakmayı bilir misin

belki biraz tedirgin bir kahrın mahkûmuyum
muallakta kalıyor dokunduğum çiçekler
ya beni dâra çeker istifham aynaları
ya da her köşede bir tiryâkî seni bekler
yanılgı şafağında göklere bakan gülü
bir acının göğsüne takmayı bilir misin

bilir misin, hangi yön ruhu kanatlandırır
hangi durak yolcuyu sevdasıyla kandırır

4. gece
şimdi ben hangi yana yürüsem
bilmiyorum


sonra sana yepyeni fotoğraflar geliyor
ağlayan bir bebeğin yüzündeki ilkbahar
gülümseyen merhaba, hoşça kal nidâları
gözlerim doldururdu oysa hep gözlerini
ellerin yalnız benim bahçemdi; bakışların
ihtişamlı kubbeler kondururdu yüzüme
sonra sen bir oyuna dalıyorsun; bir adam
zar atıyor yenilgi düşleyerek ardından
şimdi ben hangisini söylesem bilmiyorum
duygularıma düşen infilâkı mı; zaman
götürürken içimden ıssızlığa gülleri

hangisine üzülsem kanayan düşlerimin
incinen baharıma, titreyen ruhuma mı
şimdi ben hangi yana yürüsem bilmiyorum
sağımda yelesinden tutuşmuş bir küheylan
solumda sırlarını büyütmüş bir yalnızlık
çekip gitsem mi şehrin eski mahzenlerine

sonra yanardağları aldatan nabzımda kan
sadece senin için susturdu öfkesini
vatan oldum bin yıllık acısına kederin
oysa nasıl da mahşer
ve ihtilal ve cennet
arardık o eğreti akıl oyunlarında

şimdi ben hangi göğün bulutlarında yansam
erisem hangi dağın kalbinde bilmiyorum.





Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Zamanı Gözlerinden Yakalamak / Eyyüp Azlal
Yok Oluşun Cazibesinde Yaşamı Düşünmek / Necmettin Evci
Yirmi Beş Issız Gece-2 / Mazlum Civan
Yalnızlık Büyütüyor Seni Diyecektim / Nurettin Durman
Yakındır / Alâaddin Soykan
Tümünü Göster