taş yontuldukça yalnızlaşır insan da öyle
gülüşünde ne çok hüzün var saklasa da dudakların
gökler yeryüzünün ruhudur bulutlar göğün
istemedim eskitsin sular sesini dipsiz kuyularda
akşam çıkar gelir siyah elbiseli yıldızlarla ayla
aynalar rengini çoktan ezberlemiştir saçlarının
indim sensizliğe yutkundum acıları ağladım
bir kuşun ürpertisi kadar olsun isterdim görmek
belki serinler aşkın ateşinde kalbim
unuttum adını neydi hülyalarla zehirlenmiş uykunun
otobüsünü kaçırmış yolcunun biletini kim bulmuş
kim bulmuş sevdanın ayak izlerini ellerinden öpeyim