Sıratını Geçtim Yokluğunun

Hep ikindi oluyor gün yolunu hecelerken
Yatsıya nasıl hazırlanırsa bütün minareler
Deniz öyle dalgın uzanıyor aramıza
Dalları kırılmış bir ağaç kadar durgun
Ateşe atılmayı bekleyen kelebekler
Yatıya kalan konuklar gibi yorgun


Sen uyurken geçiyorum kapından
Karanlık bastırınca gece bekçileri gibi
Bir yaprak üşüyor mazgalların ağzında
Perdelerin en narin kıvrımında saklı
Ayrılıklar toplamı aktığın ırmak sesi
Oysa ben ay ışığı toplayarak çıkıyorum sabaha


Ağaç ile kırlangıcı ayıran ayraç gibi sesin
Hani hizalardı bizi Hızır ve hazırlardı huzura
Aklımın kilidi koyağında kaldı kalbinin
Sıratını geçtim yokluğunun
Boğuldum yalnızlığın sığ sularında
Adının sensiz harflerinde saklı kimliğim


En çok denizini özledim kıtalarının
Döndüğün yollara uğramazdı yalnızlık
Elini unutmuşsun mavi aynasında baharın
Gövdemi bıraktım yüzün yüklü bir akarsuya
Bozuk bir saat gibi duvarda asılı kalsın
Senden başkasına akarsa kalbim

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Teheccüd Ezanı / Şeref Akbaba
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -98 / Şiraze
Vaveyla / Ferhat Nitin
Virgül / Mehmet Sertpolat
Tecellî / Birol Yıldırım
Tümünü Göster