kesme nevânı içine salsalar da keder kırılsa gönül medd ü cezr ile hepsi geçer… hepsi geçer… el’an Şirâze, gün yüzünü dönerken geceye, tırmanıyorum içimdeki Altay’a ben hep tırmanıyorum Şirâze tırmandıkça dikleşiyor yokuşlarım annem düşüyor aklıma bir ara annem Şirâze, hep uzağımda hep uzağımda “bir gelse” diyorum, sanki bitecek yorgunluklarım işte o an başlayacak evcilik oyunlarım el’an Şirâze, herkes evine çekilirken sevilmediğimin altını çiziyorum koyu kırmızı bir kalemle sevmek de sevilmek de bir türlü içinden çıkamadığım altını çizdikçe belirginleşiyor yalnızlığım yalnızlık Yusuf’un kuyusu, içine düşen ben Şirâze kervanlar bekliyorum, başı belli sonu olmayan anlat bana rüyamı, anlat da çözülsün dilim söylenmemişleri dizeyim ardı ardına anlasın karşıma çıkanlar taşlar nerelerden sürüklenir gelir dünyanın bir ucundan diğer ucuna Şirâze dünyanın bir ucu diğer ucu, diğer ucu bir ucu Şirâze bir lâhza durup lûtf ile mercanları saçsan düşse sana kem bakan… düşse sana kem bakan… el’an Şirâze, memleket büyüyor gözlerimde allı yeşilli, morlu mavili içim titriyor, içimden katarlar geçiyor göğümde beyaz bulutlar, rüzgâr desen of be Şirâze ne aramak, ne özlemek hepsini sil baştan; sil baştan külliyen sildikçe açılacaksın, hayat bir “dur” çekecek durmadan bakılmıyor Şirâze, durmadan da üstelik gidilmiyor dur kalk nöbetlerimde ağrılar saplanıyor başımın sol cenâhına çömeliyorum kıyı köşeye, kıyı köşede sol cenâhım azdıkça azıyor uyumalıyım, uyuyup ağrılarımı uyutmalıyım bir yol bulup onu atmalıyım ya da satmalıyım, mümkünse fırlatmalıyım çaresi yok Şirâze, herkes kendi acısını tek başına çekiyor nazenin olanın hâlinden bîhaber açar zakkumlar pembe ve beyaz “dalmışlar tahayyüle” der incinir kelebekler… incinir kelebekler… el’an Şirâze, vakti dayadık vakte vazifeleri unuttuk yine gündelik telâşların çemberinde sesimizi yükselttik hiç üstüne, bir hiç olsa olsa hiçtir işte, sevdanın taktığı çelmelerle yara berelenmiş dört yanımdan sızan kanlarda boğulmak üzereyim boğulsam sevda kalır mı Şirâze kalsa da kime kalır vurulmadan önce zamanı durdurmalı, bakmalı iyiden vurulmadan önce bir güzel ağlamalı, kurutmalı yaşları dipten vurulmadan önce bu yüreği vurmalı Şirâze, bitirmeli hepten ben Şirâze, her damlada yitişimi izlemedeyim ben Şirâze, hep gidenlere, bir türlü gelemeyenlere laf üstüne laf dizmedeyim ben Şirâze, her sabah yeni bir ene silmedeyim ben Şirâze, hep bir yerde, hep bir yerde beklemedeyim ben Şirâze, biledikçe sensizliği bilenmedeyim |
Bu Sayının Diğer Yazıları
Yüksek Ruhlu İnsanlar / Naci GümüşYeşilçam 12 Eylül’ü Sorguluyor / Gülşah Nezaket Maraşlı
Yalnızlık Bir Kıştı Dinmeyen / Naz
Tömbeki Üstüne veya “Nargilemin Dumanı, Yokt... / Reşit Güngör Kalkan
Talebe, Hafız ve Hattat / Fatma Balcı
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…