Biz şu titreyen dallarız
Tereddüdü gövdesine taşıyan üşümüş dallar
Rüzgarın kırdığı yarım kıldığı
Toprağın gövdesine saplanan o titrek dallar
Yeşerdiğimiz oldu meyve ile baş eğdiğimiz
Baharlarımızda tüm dünya çiçeklendi
Yazları serinliğin yeriydi gölgemiz fakat
Kış oldu yalnız kaldık kırıldı içlerimiz
Biz o göğe yakın dallardanız
Bahçıvanın elini değdiremediği
Çiçeğini soldurmadan döken bir güzele
Meyvesini düşürüveren yolcu önüne
Biz kışın bitişini beklemeyen
Kışı karış karış eritecek o dallarız
Haydi vursunlar bir boran sinemize
Ateşin tüttüğü yerde yine biz varız