varoluşa karşı hayranlık
saçılıyor gün ışıklarından gözlerimizden
ama birden ağaçlıklı yollarda
takılıyor düşüncemiz çalılıklara
nöbetlerdeyiz duvar dirisi kaldırım ölüsü
depreşen yoksunlukla dertli
örtünemeyen iç çekişleri göre duya
sökülüyor yumuşak köklerinden beynimiz
ölü denizlerine dek sarsılıyor dünya
toz zerrelerinden dağlarına kartallarına…
bir tek hücreli, çok gülüş
milyonlarca hücre, daha az
hücreler sayısınca çoğalıyor hapsimiz
saat çarkına sıkışmış turlar
tüm zamanlarda bu tutuklular
tutkulular parmaklıkları genişletmekte
güneşi karanlığı gererek
everest’ten daha yüce erekle
sarstığı dünyasını milyon kez yıkıp başına
doğrulup doğup doğup yeniden varoluşa