Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -97

BB King’in gitarıyla titremiş zemin Memphis’te
Sonny Boy mızıkasını ağlatmış o gece Arkansas’ta
yıl 1973
bu iki fenomenden habersiz topraklarda
birine Payas’ta aylardan Şubat 
diğerine Polatlı’da Temmuz düşmüş

bu gece Ankara parçalı bulutluymuş
Chicago’da bıçak gibi kesiyormuş değdiği yeri rüzgâr
Columbia ise bahardan çalınmış bir hava eşliğinde sabahlamaya niyetlenmiş
biri kuzey’de, biri güney’de, biri de çok doğu’daymış bu şehirlerin
gel zaman git zaman, bütün şehirler içiçe geçmiş
çünkü Allah aşkları mümkün kılmayı severmiş

bazılarına az gelir hayat, bazılarına çok
bazıları hayatın kıyısından geçer gider, bazıları dibine vura vura
kimi bir pencereden bakar hayata, kimi içine bata çıka tadar onu istese de istemese de
kimi de tuttuğu gibi kaldırıp yere çalar
bazen hayat ağır çeker ıslak bir kum çuvalı omuzlarına yüklenmiş gibi,
bazen bir kuş tüyü hafifliğinde kayar gider ellerinden
bütün pişmanlıklara rağmen ve bütün kayıplara inat yürümeye devam eder bazen insan,
ve bir gün bir tebessümle durup kıyısında en sevdiği mekânın, ‘her şeye rağmen umut varmış’ der
hayatın tanımı insan sayısıncadır o yüzden, birbirine hiç benzemeyen

şu bir saat bitse de gitsem diye sabırsızlanıyorum bir bekleme salonunda
setini zorlayan bir baraj gibi vuruyorum duvarlarıma
üzerime yığılan sınırlandırmalardan kurtulmayı hedeflemişken
şu an kimin, nerede, neler yapıyor olduğu üzerine
kayda geçilmemesi gereken zihinsel çalışmalar gerçekleştiriyorum
standard durumdayım
ve yok bir şikâyetim diye bu standartlıktan, normalmişim gibi geliyor bana
‘normal iyidir’ dedin diye Şirâze,
‘normal miyim ve ne kadar normalim’ gibi sorulara takılmış buluyorum kendimi
‘iyiyim’ diyorum sıklıkla o yüzden, ki şükredenlerden olayım
farkında olmadan nankörler grubuna dâhil olmanın
hiç de zor olmadığını iyi biliyorum

hepimiz çalışıyoruz da, ben bu aralar kafadan izin verdim kendime
tek hamlede çıktım işten ve hedefine kilitlenmiş göçmen kuş havasındayım,
bir Moğol atasözünü tutup duruma yakıştırıyorum bir de
‘korkuyorsan başlama, başladıysan korkma’
kimseye değil sözlerim, ne diyorsam hepsindeki hedef benim
alınmayın o yüzden yerli yersiz ve gerekli gereksiz, ben kendime eziyet edenlerdenim

zamanım çarçur, hayat bir hırgür
gün gelir bunlar da bilirim tek tek sorulur
lâkin insan olmak bütün bunların tümüdür

neye karşıyım söylemeye bile gerek duymuyorum artık
kime ve neye aykırıyım bir ben biliyorum, bir de O
bazen acımasızlığım tutuyor günün belli vakitlerinde
çizikler atıyorum iç organlarıma, satırlar dolduruyorum sansürden geçirmeden fikirlerimi
Salı, Cuma veya Pazar olması da durumu hiç değiştirmiyor
her günün bir konuya adanmasından yana değilim
ama sanata var bir düşkünlüğüm, kabul etmeliyim
yine de müzelerden sanatçıya yol olur mu, tam olarak emin değilim

ne kırılın, ne darılın
bu Şirâze’yi de her zaman olduğu gibi
kıymetini benim bile ölçmeyi bir türlü beceremediğim
ve nasıl sevsem tam sevmiş olurum hiç bilemediğim Şirâzem’e adıyorum

iyi geceler diliyorum Şirâze’m
aksiyonu ivmelendirilip gerçeküstü senaryolarla donatılmış nazlı rüyâlar…
ne olmuşsa ve olmuş olacaklar da hayırdır sonuçta

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Dallar Hû / Yavuz Selim Yaylacı
Ahraz / Talat Ülker
Varoluşa Hayranlık Ve… / Semra Saraç
Ene’l-Hû / Selami Şimşek
Baykara / Nurullah Genç
Tümünü Göster