Dünyanın kirli tablosuna dörtyüzdört gibi yapışmanın adını
Çok yaşamak koymuşlar burada
Koşuyorum koşuyorum soluk soluğa kalıyorum
Sonra bir köşede duruyorum ölüm geliyor aklıma
Oysa ne çok severdim akşam menekşelerini
Yürürdüm mayınlara basa basa
Kayıp bir nüfus cüzdanı gibi hükmü yok artık sözlerin
Boşluğa yazılmış bir mektubun pullarında
Henüz görülmemiş bir rüyayım belki de
Belki de saklambaç oynayan çocuklar gibi sobelendim çoktan
Kaza namazına durmuş gibi vakti geçmiş bazı şeylerin
Bazı yaralar ısrarla kanamaya devam ediyor
Bir hız sınırı yok mu bu tükenişin
Günler ne de çabuk geçiyor öyle
Kabuk bağlamış yaralara bir merhem yok mu?
Bir merhem yok mu şu sızlayan ellerime
Uzaktan sevgiler beslediğin ne varsa silindi gitti
Arsız zamanın şımarık çocuklarına ne söyleyeceksin
Hatırı sorulmamış düşlerin eteğinde
Ödenmemiş bir senet gibi protesto ediliyor günler
Geldin ve gördün işte
Bin bir hevesle açan güllerin solduğunu
Elmas sandığın her şeyin beş para etmez bir teneke olduğunu
Geldin ve öylece görüp gittin işte
Bir rüyanın son satırına bir soru işareti gibi konduğunu