Mehmet Atilla Maraş İle Söyleşi

-Yanlış hatırlamıyorsam son şiir kitabınızın ismi “Asel”. Kitabınızın isimi nereden geliyor ve diğer şiir kitaplarınızdan ayrılan bir yönü var mı?

-Yedinci ve son şiir kitabımın adı Asel. Asel nedir diye bana çok soruyorlar. Efendim, Asel Arapça bir kelime olup bal demektir. Cennete akan ırmaklardan biri olduğu söylenir. Bal ırmağı. Bu kelimenin hem bir gizemi ve hem de şiirsel bir yönü var.

Aslında, şiirler de ırmak gibidir. Düzgün ve sürekli akan bir ırmak… Bir bal ırmağı hayal edebiliyor musunuz? Şiir sanatının; hayalle, rüyayla, görünmeyenle, gizli olanla, gizemi olanla bir ilişkisi var zannediyorum. Bu açıdan bakıldığında cazibesi olan bu ismi son şiir kitabıma adı olarak seçtim. Yıllar önce,  1981 de yayınlanan ve o yıl Türkiye Yazarlar Birliği şiir ödülüne laik görülen şiir kitabımın adı da okuyuculara ilginç gelmişti: “Şehrayin”.

Asel’de, son on yılda yazdığım şiirlerden bir kısmını topladım. Kitapta, daha çok Ortadoğu’ya ait şiirler yer almakla beraber kısa biyografik şiirler de yer aldı. Yetmiş sayfalık kitapta, toplam altmış şiir var. Bunların çoğu kısa şiirlerdir. Bu kitabımın, diğer şiir kitaplarımdan hiçbir farkı yok. Ne şiir anlayışımda ne de şiir çizgimde bir değişiklik olmadı.

-Şair olmanın yanı sıra, farklı alanlarda mesleki çalışmalarınız oldu. Yönetici, siyaset gibi… Bu alanlarda olmak şiirinizi olumlu ya da olumsuz yönde etkiledi mi? Bahseder misiniz?

-Mesleki çalışmalarım, şiirimi olumlu yönde etkilemiştir hep. Şiir çalışmaları için ayırdığım zaman mesleki alanlarım için ayırdığım zamandan daha az değildir. Birisi ruhumu ve kalbimi, diğeri de karnımı doyurdu. Netice, şiir karın doyurmaz ve bir şairin gelir getiren bir mesleği yoksa aç kalmaya mahkûmdur. Ben yıllarca bürokraside bulundum, yöneticilik yaptım. Sonra siyaset sahnesinde bir zaman göründüm. Hayatımın bütün zamanlarında şiir sanatına karşı açık ve duyarlı oldum. Şiirsiz bir hayatı düşünmek bile istemem. Ben şiirle iç içe bir hayatı yaşadım ve artık galiba yolun sonuna geldim.

-Şiirinizi ve şiir anlayışınızı etkileyen, besleyen unsurlar nelerdir?

-Her şey. Önce kendi hayatım ve yaşadıklarım. Sonra çevrem, ülkem, bütün insanlar, bütün canlılar ve bütün bir hayat benim şiirimin konusudur. İnsan ve onun yapıp ettikleri, şiirimin konusudur. Şairler etkiye açık insanlardır. Duyarlı ve duygulu insanlardır. Şairler; bakınca gören, ayrıntılara inebilen insanlardır. Bir çiçeğin açışı, bir çocuğun ağlayışı, bir karıncanın ezilişi, bir kelebeğin uçuşu, bir zulüm, bir haksızlık, bir olumsuzluk beni etkiler. Bir güzellik, bir cazibe, bütün olumlu, iyi, doğru işler, adil davranışlar, insani ve İslami olan bütün doğrulardan etkilenir, pay alırım. Şiirimi besleyen unsurlar bunlarla da kalmaz. Tarihe doğru yolculuklarımda karşılaştığım olaylar da şiirimi besler. İnsanın varoluşu, bütün bir varlık âlemi, insanın ölümü, ölüm ötesi, doğa ve topyekûn bütün bir evren beni ve şiirimi besler. Ben bir yerde inandıklarımı şiir diliyle söylerim.

–  Teknoloji ile beraber her şey dijital dünyaya doğru evirilmeye başladı. Edebiyat dünyası da bundan nasibini alıyor. Bu husustaki düşünceleriniz nelerdir?

-Evet, bu, doğrudur. Dijital dünya, bizim dünyamıza girdi gireli işler kolaylaştı ama birçok şeyimizi de bizden alıp götürdü. Edebiyat dünyası da bu gelişmeden etkileniyor. Artık kâğıt kokusunun yerine bir şey konmuyor. Mürekkep kokusunu giderek çok özleyeceğiz. Kütüphane denen şey artık dijital ortama girdi. Birçok şeyi kaybediyoruz. Yapacak bir şey yok bu gelişmeler karşısında. Biz dirensek de teknoloji yapacağını yapıyor sonunda.

Ben ibretle ve hayretle, dünyadaki bu çok hızlı gelişmeleri izliyorum. Teknoloji bize kolaylıklar sağlıyor ama birçok şeyimizi de bizden alıp koparıyor. Romantizm bitiyor galiba. Roman, şiir ve öykü de bitecek mi? İnsana ne oluyor? Tarihin sonu mu? Yeni bir şiir medeniyeti inşa etmek zorlaşıyor mu? Okuma, yazma eylemleri nereye evriliyor? Onlarca soru geliyor insanın aklına. Her şeye rağmen savaş bitmiyor, bunu çok iyi biliyorum. O halde şairlerin her zaman söyleyeceği bir sözü, bir şiiri olacaktır.

-Son olarak şiir ile hemhal olan, şiir yazan genç kuşaklar için tavsiyeleriniz neler olur?

– Bir yandan edebiyat dünyasındaki gelişmeleri takip ederken bir yandan da dünyanın gidişatını iyi takip etsinler. Dünya edebiyatını iyi tanımaya gayret etsinler. Bizim şiir tarihimizi iyi okusunlar, iyi özümsesinler. Hepsinden önce kendilerini iyi tanısınlar, kendilerini iyi keşfetsinler. Evreni ve onun yaratıcısını tanıyıp öğrensinler. Sonra bu kubbeye hoş bir seda bırakmak için çaba göstersinler. Vesselam.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Derin Bir Nefes Alıyorum Anadolu Gibi / Mustafa Uçurum
Kar Suyu / Müştehir Karakaya
Nerdesin / Nurullah Genç
Ne Çok Kendini Gösterdin Ey Nefsim / Selami Şimşek
Dağ Yükü / Semra Saraç
Tümünü Göster