gitme, kaybolursun
bisikletini alır,
yüzünden tebessümü çalarlar
bir ömür nasıl heder edilir bekleyerek, nasıl katili olunur hayâllerin
ve nasıl ayarlanır saati ecel vaktinin
bir can nasıl gömülür klişelere diri diri, nasıl kesilir şah damarı aşkın
ve nasıl söndürülür nuru gözbebeklerinin
sen söyle Şirâze’m, nasıl ödenir bir suçun diyeti,
nasıl oluk oluk akıtılır kanı vicdanların
ve nasıl dürülür defteri masumların
ne öznesiyim hayatın, ne de nesnesi
elimde aşkın iğnesi
söküklerini dikiyorum anıların
söyle Şirâze’m, bir asrı kirletenlerin sûretine nasıl tükürülür,
nasıl bükülür bileği cahillerin
ve nasıl pusuya düşürülür sabaha nöbet duranlar
bir yürek nasıl taşlaştırılır vura vura, nasıl kazılır mezarı en güzel çağında sevdanın
ve asitle nasıl yakılır kokusu sevgilinin
sen söyle, bir işaretle nasıl değiştirilir merminin yönü, nasıl alınır ahı mazlumların
ve nasıl girilir günahına toprağa karışmışların
harcıâlem ilişkiler yumağında soluksuz
muhteris yalnızlığın sokaklarına yağıyorum
ve ıslak silüetimi yağmurun duvarlarına asıyorum
söyle Şirâze’m, bir vuruşla kökü nasıl kazınır iyi niyetin,
nasıl yalan yere yemin verilir avaz avaz kutsallık üzerine
ve nasıl parsellenir doğmamış çocuğun hakkı
bir derdin başlığı nasıl yazılır manşetlere, nasıl atılır imzası ölüm fermanının
ve nasıl ters yüz edilir yolu yordamı garibanların
sen söyle, bir hamlede nasıl devrilir arzın direkleri,
nasıl çekilir yerküre uzayın kara deliklerine usul usul
ve nasıl koparılır alemin kıyameti
sürekli hareket hâlinde zemin
sabit kalmak olası değil bu durumda
zamanın dışına çıkıp 90’lara doğru adımlıyorum
sen yolumu kes Tandoğan’da
söyle Şirâze’m, bir delinin nasıl aklı olunur, nasıl ölçülür dengesi kararsızlığın
ve nasıl yakılır ağıdı ruhunu genç teslim edenlerin
bir minarenin nasıl susturulur çağrısı, nasıl kılınır zalimin cenaze namazı
ve nasıl dilenir son vahiy gökten cümle adalet için
sen söyle, iki rekatı nasıl edâ eder kıblesi şaşmış olan,
nasıl bulur hedefini yarından umudu kırılan
ve nasıl doğrultur belini bir ayağı çukura saplanan
aşkı anlatacak literatür yok, ondandır başıboşluğumuz
sevmelerimiz de içimizde derin bir uğultu
ne kadar kaçarsak o kadar yakalanıyoruz girdabına
ben de hasretimi sarıp koynuma
bulunduğun menzile dönüyorum yüzümü
ve duâ olsun hâlim:
üzerimize sen ferahlık indir Rabbim!
söyle Şirâze’m, bir öyküyü nasıl resmeder öfkesi şahlandığında ressam,
nasıl bir fırtınaya dönüşür tek bakışla bir insan
ve nasıl bir kaşık suda boğulur geleceği memleketlerin
bir sevgiliye nasıl olunur zemheride yâr, nasıl tutulur evvelde verilmiş sözler
ve nasıl yutulur her kelimesi haddini bilmezlerin
sen söyle, nasıl ısıtılır ayaza çaldığında annelerin şefkati,
nasıl bir gecede satılır koskoca bir milletin kaderi
ve nasıl acıları katık yapılır kovulmaktan beter edilenlerin
sen söyle Şirâze’m,
ben içinden çıkamadım
ve vazgeçtim adem soyundan sanırım