Alamanlar doyçlar cermenler
‘çıkarsa bizden çıkar’cılar
150 yıl geçtikten sonra
ancak çevirmişler Şekspir’i
kaderin cilvesi demiyeyim de ne diyeyim
derken dimağımda sıralandı birkaç kelime
: büyük eserler ağır yol alır
çevrildi de alman yine de ağırdan aldı
: soyunda bir selçuklu subayı bulunan
Johann Wolfgang von Goethe
bir tek o hayran oldu ona
yutarcasına okudu halı dokurcasına ululadı onu
az değilmiş bizim Johann da hani
Faust ilen aştı fena halde övdüğü bu adamı
doğuya, müslüman şairlere ilk açılan bu Goethe
Muhammed’e övgü yazdı
parantez içinde: 20. Yüzyılda Rainer Maria Rilke
Praglı bir alamanca pınarı Rilke
Johann’ı izler ve o da bir övgü yazar üstelik
Nil’in kıyısında dinladiği Kur’an’ı yüceltir
etti iki na’t-ı şerif Avrupanın göbeğinde güneş
batarken belli m’olur başka bir güneşleyin doğacak
yoksa Evropa İttihadı bundan mı kurulamıyor
“Ve düşlerinde çeşmeleri koğalarlar dervişler”
“Biliyorum gökte doğdular”
“Şimşekler yıldırımlar ebelik yaptılar”
“Güneşler aylar dadılık onlara”
“Göğün spermaları gibi saçıldılar yeryüzüne”
“Toprağın derinliklerinde akıp piştiler”
“Toplanıp büyüdüler”
“Sonra bir çıkış yolu aradılar”
“Özledikleri güneşe ve yeşile”
derken İslâm şairi Sezai Karakoç İstanbulda
hakikatin dölleme kudretini imgeler
yüksek istiare bu; Dante de Şekspir de Goethe de
hayran olmuşlardır mânâ âleminde
İkbal hele bağrına basmıştır bu istiareyi
ha unuttuk yukarıda bir yerde
ilk Dante’dir açılan: İbn-i Arabî ve Maarrî şiirine
içtenliktir şiirin şâire koştuğu şart
şiir bunu insanlığa şiir bahşeden Tanrı adına koşar
ve şiir müteşâirlere kulak asmaz
müteşâir takımı da ha babam yazar
iş bu kadarla kalsa keyfe-keder
lâkin şairin mânâ âleminde ve hayatta
anlam ve işlevini adaam sen de diye örtenler var ya
işte bu en büyük tehlike
şairi hayat ve devlete yaramaz gösterenler var ya…
sizi gidi hormonlu gazeteciler ekrancılar politikacılar sizi