Mahmut Toptaş Hoca’nın, içeriği gibi adı da orijinal bir eseri var: “Tanıdığım Ünsüzler.” Kitapta bahse konu olan hükmi şahsiyetlerin her biri, hayatları itibariyle önemli, genelleme yapıldığında belki kendi sosyal çevrelerinde bile tam anlamıyla tanınmayan, ya da meziyetleri bilinmeyen isimler.
Bizler de, yakınımızdaki insanların güzel meziyetlerini görmez, anlatılanları hep dikkate alırız. Mücerret olanı müşahhas olana tercih ederiz nedense. Yakını da görmek lazım, görmek.
Yakinen tanıdığım rahmetli Abdullah Tunca’dan da bahsetmiş kitabında Toptaş Hocamız. Uzun yıllar Kadıköy Anadolu Lisesi’nde öğretmenlik yapmış, biri fıkıh alanında olmak üzere farklı eserlere imza atmış, birçok badire atlatmış değerli bir eğitimciydi Abdullah hoca. Emeklilik sonrası Ermenek’e yerleşmiş ve sonrasında emri hak vaki olunca mekân değiştirmişti. Allah rahmet eylesin. Bizim de kendisiyle alakalı hüsnü şehadet kabilinden anlatacağımız çok şey olmakla beraber, kitapta onunla alakalı okuduklarımın çoğundan haberdar değildim.
***
Fatih Akmehmetoğlu.
Gerek Erzurum, gerekse Türkiye ve yurt dışından ilgili birçok insanın ziyaret ettiği “Baltahane” diğer adıyla “Komeslihan”ın, bir kültür ocağının hanedarı.
Antika eşyalar ve bozulmamış mekânla yapılan bir kültür elçiliği.
Ünsüz değil, ünü ülke sınırlarını bile aşmış, farklı coğrafyalarda bile adından söz edilen bir mekân.
Memuriyet dolayısıyla Erzurum’dan ayrılmadan önce, aynı muhitte ikamet ettiğimiz için zaman zaman görüyordum Akmehmetoğlunu. Gürcü Kapı’da esnaftı. Önceden şahsen tanıyor olmama rağmen, yıllar sonra Hâkim dostumuz Cavit Marancı yakından tanışmamıza vesile olmuştu. İkram ettiği çaydan içmiş, o gün uzun uzadıya sohbet etmiştik. Kendine has bir duruş ve üslupla anlattıkları, eklediği ibet-âmiz fıkralar unutulur gibi değildi.
Erzurum’a her gittiğimde uğrar olmuştum. Üstad Sezai Karakoç genelde mevzu-bahis olurdu. Okuduğu eserlerinden bahseder; şiirine, özellikle düşünce yazılarına dair konuşurduk.
Ay Vakti’ni de takip ederlerdi.
Bir defasında Selami Şimşek’in Erzurum’lu Osman Kemaliyi konu edinen bir incelemesinin yer aldığı Ay Vakti sayısını açmış, oradan bölümler okumuş, okuru haberdar ettiğimiz için bize teşekkür etmişti.
Onu dinlemek güzeldi. Anlatımı, yorumları, çay yapması ve ikramı kendine hastı.
Son gitmemizde rahatsız olduğu haberini almıştık.
Oğluyla görüştük, selam söyleyip geçmiş olsun dileklerimizi ilettik.
Ve İstanbul’da, bir süre sonra vefat haberini aldım.
Allah rahmet eylesin.
Sessiz bilge.
Onunla uzun yıllar beraber olan, daha yakından tanıyan dostları ve arkadaşlarından dinlemek lazım Komesli Han sohbetlerini.
Kültürle alakalı birimlerin yapacakları çalışmayı da bekliyor olacağız.
***
Akademik süreci yeni tamamlamış, profesör olarak atanacağı üniversitenin görüşmelerini yapıyordu.
Ay Vakti’nin iftar yemeğine katılmış, orada arkadaşlarımızla toplu olarak son kez görüşme imkânı bulmuştu. Tanıdığım yıl itibariyle yıllarca görüşmediğimiz de olmuştu.
Üsküdar’da dergi merkezinde ve Ümraniye’deki seyrek görüşmelerimizde yakın çevresinden bir-kaç arkadaşını tanıma imkânım da olmuştu. İbrahim Turgut hoca da onlardan biriydi ve İbrahim hocayla tanımıştık onu.
Seyyar olan Ay Vakti’nin Üsküdar’da mukim olmasına o vesile olmuştu. İbrahim hoca ile konuşmuş, o da sosyal bir faaliyet için kullandıkları mekânı bize tahsis etmiş, biz de levhamızı asmıştık. Halen devam eden Ay Vakti Cuma sohbetleri de bu vesileyle başlamıştı.
Hafızam yanıltmıyorsa, Diyanet’e İslam İktisadıyla alakalı bir eser hazırlıyordu. Zamanını hasrettiği okumaların dozunu bu sebeple daha da artırmıştı.
Sosyal çevresi evlendirmek için gayret etmişse de kısmet olmamıştı.
Öğretmenlik yapmış, bu süreçte Ezher’e dil öğrenmek için gitmiş.
Sakarya’da başladığı akademisyenliğe Marmara Üniversitesi’nde devam ediyordu.
28 Şubat sürecinde üniversiteden ilişkisi kesilenlerdendi.
İşsiz kalmış, öğretmenliğe kırk badireden atlayarak tekrar başlamıştı.
Sonra mahkeme kararıyla akademiye tekrar dönüş.
Okumayı seviyordu.
Karakteri sağlam, iyi bir mümin ve muvahhitti.
Muhitindeki sosyal teşekküllerin faaliyetlerine her zaman dâhil olmuştur.
İlk hastaneye yattığında ziyaret etmiştim ve yanında refakatçi olarak yabancı uyruklu bir öğrencisi vardı.
Vefat haberini üniversitedeki arkadaşına da yine ağlayarak bu öğrencilerden biri vermiş.
Vefat öncesi hastanede yattığından az insanın haberi olmuştu.
İstanbul dışındaydım ve sosyal medyadan öğrendim vefat ettiğini.
Sonrasında da İbrahim hoca ağlayarak haber verdi.
Arkadaşları Karacaahmet’e yönlendirdim.
Ailesi, gün içinde Burdur’a naklini ve orada ebedi istirahatgahına tevdi edilmesini arzu etmişler.
Sınırlı sayıda dost ve arkadaşının kıldığı cenaze namazının akabinde Burdur’a yolcu edilmiş, orada defnedilmişti.
Peygamberimizin vasfettiği garip Müslümanlardandı.
Recep Ulusoy.
Allah rahmet eylesin.
***
Tebessümü yüzünden eksik olmayan bir güzel insan.
Yatılı bir okulda-Adana Hürriyet Ortaokulu- birlikte çalıştık.
Yönetici olduğundan, öğlen yemekleri için idarenin tanıdığı ücretsiz tahsisat onu tatmin etmemişti. Evden getirdiği ekmek arası ile idare ediyordu.
Hassasiyet güzel bir meziyet.
Namaza düşkündü.
Mütevazi.
Mütebessim.
Mümin.
Mesleğini seven bir matematik öğretmeniydi.
Uzun yıllar yakalandığı hastalığa şükrederek yaşadı.
Bu vesileyle İstanbul’da misafirimiz olmuştu.
Adana’ya yolum düştükçe de ziyaret etmiştim.
O da mekân değiştirdi.
Ahmet Nevzat Özbahar.
Allah rahmet eylesin.