Kahramanım Tayt Giyerse…

Malumunuz ki yaşadığımız şu çılgın dünya çağında tüm alışkanlıklar değişti. Alışkanlıklar da ne ki, artık insanlık değişti, karakterler, huylar değişti. Ve bütün bu değişiklikler, cemiyetlerin kültürlerini derinden etkiledi. İşin gerçekliğine indiğimizde, bu değişimin ne kadar talihsiz olduğu görülecektir.

Türk toplumu açısından baktığımızda da bu talihsizliğin en had safhaya ulaştığını ne yazık ki açık seçik gözlemleyebiliyoruz. Biz insanoğlu, etkileşime ve bunun sonucu olarak da değişime açığız. Çoğu zaman bunun doğruluğunu tartışmayız, hemen kabule hazırız. Bir de karşımızda sinema gibi bir dev duruyorsa, bize dayattığı, empoze ettiği her şey hemen kabule nazırdır. Bu meyanda şu sıralar sinemaları kasıp kavuran “kahramanlar”ı irdelemek yerinde olacaktır sanırım Tüm dünyada ”Superman”, ”Örümcek Adam”, ”Batman” gibi milyonlarca dolarlık filmler fırtına gibi esmekte. Ve çocuklarımız aynı tornadan çıkmış gibi bu filmlerin ticari ortamda önlerine sürülen ürünlerini kapışmakta. İşin bu ticari boyutunu yazının sonunda ele alalım isterseniz. Burada yeri gelen soru ise şudur: Bizler bu kahramanlara mecbur muyuz? Niçin sinema perdesinde pervasızca uçuşan bu karakterlerin hayatımıza, hatta evlerimize bu kadar girmesine izin veriyoruz? Bizim, şu 500 yıllık geçmişi olan Türk cemiyetinin kendine ait kahramanları yok mu hiç? Elbette var! Tarihî kahramanlara sonra gelelim, önce Yeşilçam’ı ele alalım, ne de olsa konumuz sinema. Yeşilçam tarihinde bugün vizyonda cirit atan sahte kahramanları kıskandıracak mahiyette nice süper kahramanlarımız vardır. Kara Murat, Karaoğlan, Malkoçoğlu, Battal Gazi, Tarkan, Dünyayı Kurtaran Adam, Kılıçaslan gibi kahramanların maceraları, Hollywood’un sahte süper kahramanlarını gölgede bırakacak cinsten…

Müslümanlar’ın 17. yüzyılda Bizans’a yaptığı gazalarda ün yapan Battal Gazi’de, beyaz perdeyle 1955 yılında tanıştı. Sami Ayanoğlu’nun yönettiği ”Battal Gazi Geliyor” adlı filmin çok tutulmasıyla, 1966 yapımı ”Battal Gazi” çekildi. Bu seri, 1971’de Atıf Yılmaz’ın yönettiği ve bu kahramanla bütünleşen Cüneyt Arkın’ın rol aldığı ”Battal Gazi Destanı” ile sürdü.

Arkın, 1972’de ”Battal Gazi’nin İntikamı”, 1973’te ”Battal Gazi Geliyor”, 1974’te ”Battal Gazi’nin Oğlu” adlı yapımlarda rol aldı. Filmlerinde sık sık Bizanslıların eline düşen, ancak insanüstü gayretiyle her seferinde kurtulan ve intikamını alan Battal Gazi, bir vuruşta ya da 1 okla 20 Bizanslı’yı öldürmesi, kendisine gerçek kimliğini bilmediği için vurmak isteyen oğlunun ”elinin taş kesilmesi” gibi film sahneleriyle sinema tarihine geçti.

”Fatih’in Fedaisi Kara Murat” olarak tanınan kahraman da Yeşilçam’ın unutulmaz serileri arasındadır. 1972’de ”Fatih’in Fedaisi Kara Murat” ve ”İstanbul Kabadayısı Kara Murat” adlı filmlerle başlayan seri, 1973’te ”Kara Murat Fatih’in Fermanı”, 1974’te ”Kara Murat Kardeş Kanı” ve ”Kara Murat Ölüm Emri”, 1975’te ”Kara Murat Kara Şövalyeye Karşı”, 1976’da ”Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı” ile ”Kara Murat, La Belva Dell’Anatolia”, 1977’de ”Kara Murat Denizler Hakimi” ile 1978’de ”Kara Murat Devler Savaşıyor” adlı filmlerle sürdü. Rahmi Turan’ın eserinden beyaz perdeye uyarlanan yapımda, Kara Murat, kalbine üç ok girmesine rağmen düşmanı vurması, at üzerinde giderken ok yağdırması, bir kılıç darbesiyle düşmanı dağıtması, surlardan atlamasıyla ünlüydü. Cüneyt Arkın, onca set kazalarına rağmen bu kahramanı da başarıyla canlandırmıştı. 1977 yapımı ”Denizler Hakimi” adlı macerasında Kara Murat, hasılat rekorları kıran ”Karayip Korsanları” filminin benzeri bir maceraya atıldı. Kaptan-ı Derya Yunus Paşa’yı (Turgut Özatay) topladığı vergi ve ganimetlerle İstanbul’a dönerken soyan ve Türk köylerine baskın yapıp halkı öldüren Kara Korsan’a karşı görevlendirilen Kara Murat, düşman gemilerinin tamamını yakarak macerasını başarıyla tamamladı.

Suat Yalaz’ın büyük ilgi gören çizgi romanından beyaz perdeye uyarlanan Karaoğlan’a ise usta oyuncu Kartal Tibet can vermişti. İlk olarak 1965’te çekilen ”Karaoğlan”, 1967’de ”Karaoğlan ve Yeşil Ejder”  ile devam etti. Bu serinin bu bölümünde Tibet,  Tülay Erdeniz’in canlandırdığı korkunç ejdere karşı mücadele vermişti. 1969 yapımı ”Karaoğlan-Şeyhin Kızı” filminde Karaoğlan’ı Kuzey Vargın canlandırdı 1969’daki ”Karaoğlan’ın Kardeşi Sargan” filminde Tarık Tibet, 1972’deki ”Karaoğlan Geliyor” filminde yine Kartal Tibet kamera karşısına geçti. 2002 yılında televizyon dizisi olan Karaoğlan’ı bu kez genç oyuncu Kaan Urgancıoğlu canlandırdı.

Sezgin Burak tarafından 1967’de yapılan çizgi roman kahramanı ”Tarkan”, 1969’da seyirciyle tanıştı. Ünal Şahin ve Hasan Demirtaş tarafından da canlandırılan Tarkan, asıl Kartal Tibet ile özdeşleşti. Sanatçı, ”Tarkan”, ”Tarkan Gümüş Eyer”, ”Tarkan Altın Madalyon”, ”Tarkan Güçlü Kahraman” filmlerinde rol aldı. Ailesi o daha bebekken katledilen ve kurtlar tarafından yetiştirilen Tarkan, yanından ayırmadığı kurdu ile maceradan maceraya koşturdu. Tek başına bir ordu gibi mücadele veren, Batı Hun hakanı Atilla’nın gözde savaşçısı Tarkan’ın maceraları, Kuzey ve Orta Avrupa’da cereyan ediyordu. Tarkan filmlerinin ilk ikisinde rol alan kurt köpeği Con gerçekten çok akıllı bir köpekti. Öyle ki, caddede karşıdan karşıya geçerken trafik ışıklarını kullanmayı dahi öğrenmişti. ”Türk Star Wars”ı olarak nitelendirilen ”Dünyayı Kurtaran Adam”, 1982’de çevrildi. Çetin İnanç’ın yönettiği ve senaryosunu Cüneyt Arkın’ın kaleme aldığı filmde başrolü de ünlü aktör üstlendi. Dünyayı bilinmeyen güçlere karşı savunmak için uzay araçlarıyla yola çıkan iki kişinin macerasını konu alan fantastik yapımın ikincisi, 24 yıl aradan sonra yeniden seyirciyle buluşuyor. ”Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu” adlı filmin yönetmenliğini Kartal Tibet üstlenecek. Senaryosunu Murat Boyacıoğlu’nun kaleme aldığı filmde, Cüneyt Arkın, Mehmet Ali Erbil, Hıncal Uluç, Deniz Seki, Pascal Nouma, Ayşen Gruda, Günay Karacaoğlu, Burcu Kara, Pakize Suda ve Burak Sergen rol alıyor.

Evet, bu kahramanlar güzel güzel olmasına ama tek bir eksiklikleri vardı. O da bu serilerde oynatılan kadın kahramanların son derece müstehcen giyinmeleri idi. Ya da bizim olan bu kahramanların, Türk olmayan hatunlara gönüllerini kaptırmaları ve bazı filmlerde Türk halkı için değil de sanki o hatunlar için savaşıyor olmalarıydı. Eğer bu kahramanlar bugün yeniden ele alınsa ve adam akıllı işlense herhalde Hollywood’un kahramanlarını geçecektir, hem sayıca  hem yiğitlik olarak.

Bir de tarihî kahramanlarımız vardır ki, padişahından tutun da kapı kuluna kadar destanlar yazdırmışlardır. Onları burada anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.

Yeşilçam’ın kahramanarına baktığımızda, hepsinin adam gibi adam olduğunu görüyoruz. Dünya sinemasının  kahramanlarına baktığımızda ise hepsi bir kere tayt giyiyor! Biz de tayt giyen adama adam demezler, adam gözüyle hiç bakmazlar. Yani lafın kısası, karizması baştan çizilmiş sahte kahramanlara çoluk çocuk hayranlık duyar olduk. Sonra da bu çocuklarımızın ahlakları neden bozuk diye sorar dururuz. Hadi cevabı bir de siz düşünün. Alışverişe çıktığınızda da çocuklarınıza örümcek adam ya da barbi bebek alınırken de iki kere daha düşünün.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Yamalı Bohça / Ay Vakti
Zamanla Yarış Olur mu! / Naz
Yüz Yüze, Güz Güze… / Reşit Güngör Kalkan
Yalnızlığın Göğünde Çoğalır Issız Çığlıklar... / Necmettin Evci
Ver Bana Gözlerini Bu Akşam Yolum Irak / Şeref Akbaba
Tümünü Göster