dünyayı bir tüy gibi takardım tuğlarına
kutuplara dokunur, sahraları aşardım
seni ben sürükledim yeraltı dağlarına
bir ömür karabasan kuyulara düşürdüm
uyan ey kalbim
kervan gitti; zamanın tozu kaldı geride
yolcuların ardından bakıp durdun göklere
lodos sandığın rüzgâr iz bıraktı deride
yarasalar uçurdun dumanlı yüreklere
uyan ey kalbim
kimisi rüyalardan çıkıp geldi bir gece
toprağına bıraktı hüsran tohumlarını
kimisi değirmende öğütüp ince ince
gözlerine savurdu hayalin kumlarını
uyan ey kalbim
sana kıydım esrarlı imgeler harmanında
bilmem ki, kapanır mı bu yaralar, bu izler
yıllar boyu kirlendin gölgeler ormanında
seni ancak cennetin ırmakları temizler
uyan ey kalbim