güneş akşamın omzuna şalını bırakıp gider
gülüşün bile kıpkırmızı kesilir
nazar ber kadem gözlerin düşer güle
şimdi çobanların taşocağında tüten duman
şose yolların tozu kirpiklerinde oturur bir
çeşmenin maşrapasında yârin silüeti
kalpten çıkan her kelime şiirdir aşk varsa
gözyaşıyla kaç mektup yazdın
kim görür kim okur kim anlar ki
iki göz iki kulak iki burun bir ağız ebced
melami bir ten hurufi bir dil âh ney
ateşleri ateşte soğutan rifai derviş hey