Dinleri, kalpleri, zihinleri muharref olanların, arz-ı mev’ud algısıyla, üzerinde çılgınca tepindikleri, açık hapishane haline getirdikleri, etrafına aşılmaz duvarlar ördükleri şehir. Yüzyıllar boyu sakin, masum, kendi halinde yaşayan, Süryani, Hristiyan, Yahudi ve Müslüman, oranın gerçek sahiplerini, hem de yerleşim merkezleri kurarak dünyanın çeşitli yerlerinden getirip politize ettikleri yerleşimcileri hapsettikleri şehir. Doğal felaketlerin, depremlerin, yangınların, yıkımların savaşların, yağmaların, sürgünlerin üstesinden gelmiş, kutsiyet ve saygınlığından hiçbir şey kaybetmemiş olan; ama yüzyıldır en büyük, en yıkıcı, en trajik yıkımını yaşayan, garip mahzun, yalnız bir şehir.
Kudüs.
Üç semavi dinde kutsal sayılmış.
Allah Taala tarafından etrafı da mübarek, kendisi aziz kılınmış şehir.
Mescid-i Aksa şehri.
Müslümanların ilk kıblesi.
Kudüs Müslümanların vazgeçemeyecekleri ortak bir değer.
Kudüs kalbidir inşirahın.
Mescid-i Aksa, Kabe ve Mescid-i Haram’dan sonra ziyaret edilmesi, hiç değilse kandillerine zeytinyağı gönderilmesi istenen şehir.
Elinizi çekmeyin, unutmayın, orada olanları, savunanları yalnız bırakmayın denilmektedir.
Öyle de olmalı.
Filistin topraklarında direniş sürüyor.
İzzeldin Abuelaish ; ” Herkesin bir arada yaşayabileceği, ibadet edebileceği barışın merkezi olması gereken yer Kudüs. Filistinli ve İsrailliler iki taraf olarak birleşip karşı koymalı bu şiddete ve adaletsizliğe. Topluluklar birlikte direnerek büyük değişikliklere imza atabilirler. İsrailliler bütün Müslümanların onları öldüreceği fikrine saplanmış durumda. Bizim topraklarımızı alan İsrail ordusu, bizi sürgün eden İsrail ordusu, Filistin’e bomba yağdıran İsrail ordusu ve Filistinliler’den yine korkan İsrailliler. Verdikleri zararın farkındalar o yüzden korkuyorlar. İnsanların din ve ibadet özgürlüğünü yok etmek büyük bir adaletsizlik”
Barış dediği halde, üç kızını İsrail bombardımanı altında şehit veren bir babanın tespitleri.
Zulmedenlerin korkuları.
Cinayet işleyen onlar, işgal eden onlar.
Ürettikleri korkunun aktörleri de onlar.
İyi niyet ve temenni olarak dahi barışı akletmeyen de.
Onlar barıştan anlamaz Abuelaish.
Filistine giden bir heyete Erbakan Hoca’nın söyledikleri çok manidardır.” Bu işin çözümü güçte, kuvvettedir. Batı terbiye edilmemiş bir aygıra benzer, güçten kuvvetten anlar, başka bir şeyden anlamaz, bunların karşısında güçle durursanız adil olurlar. Güçsüz olursanız sizi ezerler”
Onlar güçten anlarlar.
O sebepledir ki güçlü olmak, birlik olmak lazım.
Siyonistler İslam âleminin nabzını, Kudüs merkezli işledikleri cinayetler ve burada çıkardıkları olaylarla ölçmektedirler.
Osmanlı’nın, Kıyamet Kilisesi’nin Yafa kapısında La İlahe İllallah İbrahim Halilullah yazısına birlik için dokunmadığını ve Halife Ömer’in adına sonradan mescit inşa edilen boş bir yerde namazı eda edip, kilisede kılmayı reddettiği anlayış yeniden hâkim olmalı.
Tevazuya gerek yok.
Yerleşik olan herkesin insanca yaşaması için de.
Kudüs Müslümanların olmalı.
Bu Sayının Diğer Yazıları
Birlik / Ay VaktiKandillerinde Yakılmak Üzere / Şeref Akbaba
Göklerin Yeryüzü Kederi / Necmettin Evci
Kudüs, Mısra-ı Bercestedir -Kudüs Şiirleri Üzerine... / Salih Uçak
Tüm Saatler Kıyamete Kurulmuştur / Mehmet Baş
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…