Gecenin Ansızın Biteceğine Dair

-ikinci bölüm-
sokak lambaları heyecanlı ve titrek
ya bizi bekliyorlar, ya ölü kadınları
bahçıvan bir yangına direniyor sessizce
kedi sesler duyuyor toprağın kalbinden
köpek ulumayı öğretiyor dalkavuk sefillere
yalnızlığında zebun ihtiyar bir dilenci
yürüyor en aşılmaz dağların üzerinden
sokağın tenha köşelerinde

katran böylesine demir pençeli
uğultu bu kadar yakın ve mahcup
bu kadar gaddar, kibirli olmamıştı
neden yakın ve mahcup, neden gaddar, kibirli
bilemeyecek bunu gözleri olmayanlar
kulağı, akıl taşı, yüreği olmayanlar
ellerinde kırılmış kılıcın paslı kını
sokağı baştan başa geçerken pencerede
ağlayan sevgiliyi göremeyen tutkunun
celladı olmayanlar bulamayacak yolun
sevdalı bir güneşe dokunan kıvrımını

sokak lambaları ağıt yakıyor göğe
ışık yine küskünmüş duvarların terine
mimar yorgun bir atın ardındaymış derbeder
düşmemeyi yeğlemiş beterin beterine
hangi kapı demeyip çalıyormuş bahçıvan
birkaç çiçek tohumu
birkaç kökleri kanlı baldıran ellerinde
dalmak istercesine denizde en derine
tohumlarda rüyalarım
köklerde kabuslarım saklıdır diye
alıp da vur boynumu diyormuş kaderine

bir şeyler olacak belli ki bulutlardan
ölü kuşlar düşüyor sokağın en karanlık
en matemli yerine
bir şeyler olmasaydı hüzün başaklarını
bırakmazdı genç kızların umarsız
mor mendillerine

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Çizgi-6 / Behice Kolçak Şark
Hikmet Burcunda Bir Şair / Şahin Taş
Gecenin İçindeki Aydınlık / Hasan Tiyek
Öptüğüm Etekler / Sami Uluğ
Ölüm Çıkınları / Selami Şimşek
Tümünü Göster