hüznüm aynalı sularda yıkanırdı akşamları
kekliklerin göğsü de yar kınası kokardı yaylalarda
tandır ekmeği pişiren annemin yazmasında ateşli tütsü
gece saçların kokardı kehf’den hira’dan bahira’dan
uzundu upuzundu gülüşün duyulunca “erihnâ yâ bilâl”
besmele sürerdi ninem dillerimize dizlerimize
dedemin parmakları kehribar tesbih kokardı gözleri çeşme
içinde gizli gözeleri vardı dağın altından usul usul akan
sabahı fecr kuşluğu duha ikindisi asr yatsısı yâsindi
gündüz yüzün kokardı yusuf’tan züleyha’dan
ağzında gonca gerdanında lâle yanağında gül
inşirah kapıları açılırdı fetih’lerden fatiha’lardan