O ŞİİRLER Özel not: İki şiir bir yerlerden çıkıp kalemimize geldiler. Bunları yayınlatalım derken, benim telaşımdan kaynaklanan bir yanlışlık sonucu başkaları yayınlandı. Bu yanlışlığın affedilebilir bir tarafı olmadığını kabul ediyorum. Lakin bu yanlışlığa verilen tepkiye ne demeli bilmiyorum.Bu sebepten o şiirlerin yayınlanması bir başka zamana kaldı. Zaten herhangi bir önemi de kalmadı. Bu yüzden yayınlanmayabilirler de.O iki şiirin yerine bu şiiri yayınlıyoruz.
Konuşursan sanki sesin düşüp kırılacak
Söylesen ağzından şehirler dökülecek
Ve sırları kaldırımlarda çığlıklar gibi dolaşacak
Ve şehir köşe başlarını yüreğine dökecek
Ve yüreğin sanki bir çay gibi
kızıl itirazlar halinde inecek
inme inmiş sözlere, yazılara
reddedilmiş itiraflara ve mektuplara
Bana elini söyle, ellerinin neden eğlenir gibi kalemlere
Kalemleri bir türküden çıkarılıp ifşa edilmiş sırlar gibi
Hüzne bölüp ölüme çarpıp geriye kırık kalpler
Ve sahipsiz silahlar gibi namlusunda
Anlamadığın ve besbelli hiç anlamayacağın
Sıkılgan ricalar ve zorlamalar halinde
Boğuntuya getirilmiş sırlara bulaştırıp
Ve sırları ağza ve yüreğe alınmaz kinler ve
İntikam haberleriyle bir arada
Bir arada iken bile yalnız bırakılmış bir cevap halinde
Saçaklarından sızılar damlayan
Kiremitlerinden kızıl haberlerin donup donup
Gözlerinin ve başbaşa verip
kalbinin içini okuduğunuzu zannettiğiniz
bir yalnız gezginin gözünün yaşında
yanlışında ve size açtığı defterin
hiçbir yangında kurtarılması gerekmeyen
hüzünle çizilmiş sırasında kesip attığınız
kelimeler, sözler ve öğretilerin
önünü kestiği bir dağın ve seslerinizin
ve gözlerinizin ve ihtimal kalplerinizin
götüremediği uçurumlara itip geldiğiniz
bir İsmail yahut Süleyman’ın adı olarak
bir yerlerde beklemektedir
sizinse beklediğiniz kim bilir hangi İsmail
yahut adını yanında taşımaktan korkarak
bir İsmail’in yahut
bir Süleymân’ın arada bir
mücessem kibriyle bezeli
hassasiyetlerine dinini ve imanını yem yapıp
günü ve namusunu kurtarmış ormanlar gibi
azim ve kararlı karanlıkların arkasına
resimler gibi oturup duranlardır
Süleyman’ın buna sözü yoktur
Nasıl olsun
o hengamede Sülayman’ın sesi yok ki düşürsün
belki adını ve ağzını alıp götürürler de
içlerinden biri dönüp kalbine bakmaya yanaşmaz
çünkü Süleyman’ın telaşıdır
kelimelerini ve sözlerini ve ellerini çekip kalbinden
kalbini yanlış alevlerde sınayan şiirinden
şiirse kalbine ağmış bir ağrıdır
gözlerinde sisler gibi dolaşan bulutun
bulut ha İsmail’e gelmiş dayanmış
ha Süleyman’ın ellerinde
bir mektuptan sonra dağılmış geceleri
ve geceleri şaşırmış yağmurlardır.