Yeniden Okumalar

Rahmetli Ahmet Süheyl Ünver Hoca, araştırma ve yazma faaliyetinin gayesini bir yazısında şöyle ifade ediyor:”Ben, dünyaya bir rüya görmeye getirildim. Fakat bunu ebedi uykuya bırakamam. Dünyanın malı dünyada kalır. Bir zaman gelecek, benim gördüklerimi, bildiklerimi, duyduklarımı kimse görmeyecek, bilmeyecek, duymayacak, O halde onları tesbite mecburum.”

Kitapların büyülü yanı, bence buradadır işte. Okur olarak kitaplarda bizi çeken şey, sadece yazarın gördüklerini görebilmek, hissedebildiklerini hissedebilmek çabası. Zira böyle zenginleşebiliriz hem bilgi hem fikir hem de duygu olarak. Kitapların bu anlamda önümüzde gizemli bir dünya olarak durdukları bir gerçektir. Hayat, aktüalite, bizi ne kadar teslim almak istese de biz, yine bir fırsat bulur bu gizemli dünyanın kapılarını çalarız. Bu, öylesine zengin bir dünyadır ki, her şeyi bir anda görmemiz, anlamamız mümkün değildir. Bu yüzden, gerçekten okur sıfatı taşıyan her insan, okuma konusunda kendini sınırlamaz. Aynı kitapları defalarca okuma ihtiyacı hisseder. Çünkü her okuyuş, ona yepyeni tatlar verecek, güzellikler gösterecektir.
Kitapların sayısındaki hızlı artış, tekrar okumalara pek fırsat vermek istemese de biz yine kitaplığımızdaki yerinde elimizin sıcaklığını sırtında duymak isteyen, önceden okuduğumuz kimi kitaplara yönelir, ilk okumanın heyecanıyla olmasa bile tekrar okumanın farklı heyecanlarıyla bir kitabı elimize alır ve sayfalarını çevirmeye başlarız. Belki çoğu kelimeler, cümleler aşinamızdır. Altını çizdiğimiz satırlar, sayfa boşluklarına yazdığımız notlar vardır. Bütün bunlar, bizi ilk okumaya götürür. Şimdiki okumayla kıyaslar yapmamızı sağlar, yeni duygu ve düşünceler ilham eder. Kısacası yeniden okumamız asla boşuna bir çaba olmaz.
Yeniden okumalarda belki de en şanslı kitaplar şiir kitaplarıdır. Ezeli ve ebedi olanın tutanağı sayabileceğimiz şiir kitapları hiç solmayan güller misali, kokularıyla renkleriyle bizi hep celbederler. Diyelim ki mevsim bahardır. Sizin aklınıza gelmez mi Sezai Karakoç’un şu dizeleri “Bahar dediğin de ne/ bulutun içinde kaybolan kuş/ cihetsiz serçe sesleri…” Kuş sözcüğü sizi bu defa “Artık Kuşlarını Uçur” diyen bir başka şaire Adem Turan’a götürür, uzanır kitaplığınızdan bu kitabı alır ve başlarsınız okumaya: “Benim hiç balonlarım olmadı dostlar/’urumeli masallarıyla yaşadım çocukluğumu-darmadağın ve korkulu rüyalarıma/anam yetişirdi hep/sonra korkmazdım.” Bu defa da o sımsıcak ana kelimesi aklınıza şu dizeleri getirmez mi? “Ne güzel hayatı analarla yaşamak/ Yürekleri temiz, alınları ak/ Duyguları bile haramdan uzak/ Sıcak analar bilirim.” Böylece ana kelimesi sizi Yavuz Bülent Bakiler’e götürür. Kitap, kitabı getirir peşinden, eliniz bu defa M. Atilla Maraş’ın Şehrayin’ine uzanır. “İşte çoğalıp geliyor çocuklar/Bu karton dünyanın zulmünü boğmak için/ kendi dünyalarını kurmak için/artıyor güçleri/aydınlanıyor sabahlar sabırla/başa tac ederek bir kitabı/ve bismillah diyerek/yola çıktılar çünkü.”
Artık şiiristandasınız. ve cümle şair dost bahçesinin bülbülü olarak şakımaya başlar:”Sen öyle güzel ben böyle naçar/seni seviyorum haberin var mı/nasıl söylesem nasıl açıklasam”(Nurettin Durman), “Yel önünde gelin giden bulut kız/sizi ağzınızdan öpen suyun adı ne…”(Şaban Abak), “Sen geliyorsun ayak seslerinden belli/ayaklarının yerleri öpüşünden belli/ ki o öpüşler deniz dalgalarına vergi/Ayaklarında menekşelerden bir sergi/Menekşeler mi seni bana getiren..”(Alaaddin Özdenören), “intizarım, intizarım sevgilim/Zaman yağmuruna tutulmuş kimsesiz bir kelime .”(Arif Dülger), “Gülün rengi kırmızıdır ülkemde/delikanlı yanağına yakışır/sevince çiçek açar elinde/ellerinden gül dökülür kadının.”(Süleyman Çelik)
Unutmayın, sizin kitaplarınız da sizi bekliyorlar.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Sürgün / Seyyid Ahmet Kaya
Bilmeni İstediğim / Ayhan Koçyiğit
Şiirler ve Şairler; Ahmet Veske / Mehmet Ragıp Karcı
Yenildim Sana Hüzün / İsmail Bingöl
Solo Şarkılar / Fatma Çolak
Tümünü Göster