Ekim 2001 de, bu başlıkla bir giriş yazısı kaleme almış, sonrası “Yürüyüşe Devam”a eklemiştik. Ay Vakti’nde zaman zaman dergi ile alakalı yazılarımızı “Yol Sabırdır” “Yürüyüşe Devam” diyerek tamamlamıştık. Bu iki tümce, derginin ilk yıllarından itibaren, hemen her yıl kimi giriş yazılarında devamlı kullanılmıştı. Dahası, dergide Hattat Abdullah Güllüce’nin imzasıyla tablo olarak duvara asılmış, Çetiner İlter’in Naht sanatını konuşturduğu güzel bir tablo olmuş, İsmail Hakkı Gurbetci’nin tasarımıyla da iki afiş yapılmıştı.
“Yol Sabırdır” Yürüyüşe Devam”
Evet, yol sabırdır.
“Yürüdüğümüz yollardan, yaşadığımız yerlerden hikâyeler topluyoruz” diye, bir arkadaşımızın yazısından alıntıyı, dergimize kapak yapmıştık. Biz de aynı minval üzere, kendimize malzeme olacak ne varsa aldık ve almaya devam ediyoruz. Şiirimize isim olmuş, bir dizeye kan vermiş, bir yazının asli unsuru olmuştur gördüklerimiz ve yaşadıklarımız.
Tabiat ve hayat çok cömert, almayı bilirseniz.
Bir çocuğun kelamından, bir mazlumun her halinden, bir dostun betimlemelerinden, dolu dolu yaşamış insanların tecrübelerinden alınacak çok şeyler vardır.
Sohbetler, müzakereler, fikri münakaşalar, nitelikli okumalar onun için önemlidir.
Önemsiz olan gereksiz takıntılardır.
O tuzağa da düşmemek lazım.
***
İman edip salih amel işleyen, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin hüsranda olmayacağını Asr sûresinden öğreniyoruz. Eyyüp(a.s) sabrı, sabr-ı cemil olarak nitelenir her zaman. Sabır ve namazla Allah’tan yardım istememizde bize tavsiye ediliyor.
Sabırlı olmak, sabırla yol almak kolay değil.
Mekkeli Müslümanların yaşadığı işkenceler ve sonrasında hicretleri, Peygamberimizin hicreti sabrı ne güzel öğretir bize. Günümüzde, başta Ortadoğu olmak üzere Müslümanlara yapılan zulümler karşısında direnç ve sabır göstermenin anlatanı olmak kolay, yaşayanı ve sabredeni olmak zordur.
Başta oruç olmak üzere, ibadetler de bize hep sabrı öğretir.
Sabrı tavsiye müminin görevi, sabretmek de erdemli Müslümanın nişanesidir.
Sabreden insan için;“ Sabır ile dut yaprağı atlastan kumaş olurmuş” nitelemesi de hedefi olan insanlar için ne güzel bir özdeyiş.
Birey olarak ya da kurumsal olarak bir çalışma yapıyorsanız ve zaman zaman zorluklar, engeller, sıkıntılarla karşılaşıyorsanız sabrın ilaç olduğuna inanacaksınız.
Sabrınızı menfaate ve kurnazlığa dönüştürenlere ve korkaklık olarak addedenlere de bu çirkefliğe düşme fırsatını vermeyeceksiniz.
Sabırlı insan, sevimli insandır.
***
18 Mart 2017’de bir kardeşimiz daha mekân değiştirdi.
Fani dünyadan dar-ı bekaya göç etti.
Anadolu’da ani ölümlere”Hücceten”denir. Galat-ı meşhurdur. Sanırım aslı Fücceten olsa gerek.
Gece yarısı gelen bir haber derinden üzmüştü bizi. Daha bir gün önce konuştuğumuz Mevlüt kardeşimiz kalp krizi geçirmiş ve rahmetli olmuştu. Sabah Erzurum’a gittik, ailemizin de yer aldığı Pulur köyü mezarlığına defnettik.
Mevlüt nev-i şahsına münhasır bir insandı, amcamın oğluydu. Haftada en az üç defa telefonla görüşürdük.
Bir yıl İmam-Hatip’te okumuştu ve sonrasında kendini geliştirmişti. Son on beş yılı daha aktif olmak üzere, imam olmadığında namaz kıldırır, hep müezzinlik yapar, cami ve namaz odaklı yaşardı.
Uzak-yakın akrabayı ziyarette mahirdi. İnsanlarla muhabbet, ikram ve ihsanda cömert birisiydi. Herkesin varlıklı ve iyi olmasını arzu eder, yaptığı iyiliklerden asla bahsetmezdi.
Girişimci bir karekterdi, ama nasip onu köye kilitlemişti.
Tebessüm eden, hoş gören, alçakgönüllü, kadirşinas bir şahsiyetti. Elinden ve dilinden insanların huzur bulduğu kimse olarak tarif edilen Müslüman örneğiydi.
Birlikte yolculuklarımız olmuştu.
Bir defasında Bursa’ya gitmiştik. Dönüşte şehrin çıkışında olmamız sebebiyle geçen otobüsleri durdurmamız gerekiyordu. Benim aceleci tavrım karşısında her zamanki suhuletiyle” Hocam acele etme. Yol Sabırdır” demişti. Söz hoşuma gitmiş, o ay çıkan sayımızın giriş yazısına başlık olmuş, sonrasında hem Ay Vakti, hem de bizden çıkınca millete mal olmuştu.
Birer fatiha okuyalım.
Allah rahmet eylesin.
Ne diyelim.
“Yol Sabırdır”