eski bir tabloda gördüm
‘’ağlayan kadının’’ gözyaşlarını
her yağmur damlasına sinmiş tuz kokusu
bir şair nefesinde çizilen acı
yıldız fallarında çıkmaz
bir kibrit alevinde üşüyen talihim
sağımda sevgi cennet
solumda cehennem, gözlerim dünya
kimse bilmez ‘’gece kuşlarının’’
rüzgara kattığı çiçekleri yeşerttiğimi
bir ressamın ısınmak için yaktığı
resimler kadar yaktım umutlarımı
renklerin ateşinde
on sekiz yaşında vuruldum
yürüyen gözlerimden
‘’kadife elbiseli’’ yalnızlıklar giyindim
mavi bir evde küller içinde…