Arınmak

İnsan, kendi saatini kendi ayarlamalıdır.

Dışarıdan dayatılan her şey hayatı zora sokmakta; birey olarak, sosyal olarak karışık denklemler, güç yeti rilemeyen sorumluluklar, neden yaptım yâda yapamadım bocalamalarıyla ömür tüketilmektedir.

Sade ve özgün olmak esastır.

Kendi ikliminde, kendi imkânlarıyla var olmak. Eşyanın hakikatine vakıf olmanın, öncü ve hakikat eri olabilmenin, uzağı ve yakını doğru okumanın, zinde bir şekilde güne doğmanın, geceyi mamur kılmanın yoludur, yordamıdır özgünlük ve sadelik.

Sanat, edebiyat, düşünce mahfilinde olanlar için de olmazsa olmazdır.

Ayıklamayı bilmeliyiz.

Fazlalıklar yoruyor insanı. Kendimize ait olanlar da, dışımızdakiler de yoruyor.

İmrendiriyor, peşinden koşturuyor, tutkuya dönüşüyor, sizi kendi otağına çekiyor, kimi zaman da kendiniz olmaktan çıkarıyor, ama fazlalığım demiyor.

Sonrası, gölgesini yakalamak için bir ömrü heder ediyor insan.

Gölgeyi arkasına alamıyor.

İnsan kendi saatini kendi ayarlamalıdır.

Bilgi kirliliğine, eşya hegemonyasına,  zaman ve imkân israfına karşı direnç göstermeli,  döşenmiş tuzaklara düşmemelidir.

Hepimizin tanık olduğu bir husustur ki, iletişim ve matbuat altın devrini yaşamaktadır. Dün bir köyde, ilçede hatta şehirde sınırlı insanda bulunan kitabi kaynaklar, bugün her insanın rahat ve anında ulaşabileceği bir hal almıştır. Bir insana ve kitaba ulaşabilmek için çok da emek sarf etmek gerekmiyor.

Matbuat sanal bir mahiyete bürünerek, yazılı ve görsel kaynakları bulunduğumuz mahâle, her vakitte kullanacağımız bir hale getirmiştir. Bu imkânı doğru kullanmak, istifade etmek, kendimiz için bir katma değer olarak görmek lazım. Ancak, iletişimle bilginin geldiği nokta, bilgi kirliliğini de erişeceği uç noktalara taşımıştır. Belgeye, bilgiye dayalı metinler bile alelade sunulmakta, farklı iletişim kanalları kullanılarak paylaşımlar yapılmakta, zinde zihinler bile yanlışları doğru, doğruları yanlış olarak algılayabilmektedirler. Bir fikrin, ideolojinin çarpıtılmış beyanları, zihni meşgul etmekten başka işe yaramayan kimi paylaşımlar bu meyanda kirlilik saçmaktadırlar.  Burada seçici olmak, kendimizi uyarmak, kendimiz olmak adına bir gayret içinde olmalıyız.

İnsan kendi saatini kendi ayarlamalıdır.

Vakit ayırması gerekenlere vaktim yok diye zaman ayırmayanlar, gün içinde nelere zaman ayırdıklarının farkındalar mı acaba? Zaman bize emanet değil mi? Emaneti muhafaza sorumluluğumuz yok mu? İşgale uğradığımızı fark edecek, yararlandığımız kadarıyla yetinip, zaman israfına fırsat vermeyeceğiz. Teknolojinin esir aldığı birey değil, doğru kullanan ve istifade eden bireyler olacağız.

Eşya ile olan bağımızı da bir gözden geçireceğiz.

Peygamberimiz “Allahım, bana eşyanın hakikatini göster” diye dua etmiştir.

Bu cihetten bakmamız lazım.

Burada sadelik esastır.

Ruh ve beden dinginliği için sadelik.

Fazlalıklardan arınarak.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

167. Sayı / Mart-Nisan 2017 / Ay Vakti
Mehmet Aycı ile Şiir ve Kitapları Üzerine / Esma Budak
Nurullah Genç ile “Mahrem ve Münzevi Üzerine”... / İsmail Sezer
Yazı, Kitap, Okuma Dolayımında Sözün Serüveni... / Necmettin Evci
Bir Distopik Film ve Amerikan Diplomasi Retoriği / Onur Akbaş
Tümünü Göster