I.
Biley taşında aykırıldı, çizilirken yarının resmi
Gün denize aktı, buluştuğu yerden hüznün.
Süt dişlerinde beliriverdi ilk hıçkırık ki,
Uzak deniz ülkelerindeAyakları değdi bir kadının çakıl taşlarına…
II.
Ey Şehrazât,
Sevgilim desem sana, kurtulur bir ülke.
Senin gülüşündür Ortadoğu’da kandil diye yanan,
Bir çocuğun sesinde…
(Bir kere de sana yenilsem,
Sınasan beni göğün yüzünde,
Durulasan içtenlikle,Kırklılar gibi tedirgin…)
III.
D harfindeki kıvrıma akar dikey bir umur
Salkır behçetlilerden gön lekesi göğsüme,
Omuzlarımda tabut izleri,
Öpüş izlerini kıskandırır öylece.
Aşk ki en çok yaralı bir yürekte durur,
İçbükey ağzında bir keskinlik taşırken histeri;
Geçerek bir yüzüğün işlemesinden,
Kalabalık kentlerin buğusuna dokunur.
Kırlangıç kanatlarındaki yavru denizlere
Düşerken bir zeyl;Yüzünden yansıyan gül,
Mektuplardaki nemli dokunuşa vurur.
Ve bir şair yokluğuna eğilir,
Başını okşar durur,
Bıraktığın boşluğun…