XIII. asırdı. Erbil Atabeği Muzafferüddin Gökbörü gül yüzlü, gül kokulu Nebiler Nebisi’nin dünyaya teşriflerini kutlama kararı aldı. Mevlid-i Nebevi’nin mana zenginliğini yaymak, O sevilmeden hiçbir şeyin eksiksiz sevilemeyeceğini anlatmak; medeniyetin O’nun ile başladığını, güzelliğin O’nun ile tamama erdiğini; O’nun izinden gitmenin bir kurtuluş olduğunu ifade etmenin bir yolu idi. “Nebiler Sultanı’nın vasıflarının şerhini durmadan anlatsam, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez” der Mevlânâ. O’nu anlatmaya söz kâfi değil, ne desek hep eksik cümlelerimiz. Mecal deseniz, dermân deseniz hepten bitmiş. “Ben o nağmelerden müteheyyicim / Ki yok ihtimali terennümün” İkbâl ifadesiyle… Bazen bir acı yerleşiyor yüreklere, “Ne kadar sevebiliyoruz O’nu” telaşı düşüyor kor gibi. Kaç kere gördüğümüzü rüyamızda ışığını, kaç kere O’nun bize ağladığını anımsıyoruz? Çöle İnen Nur’un ümmetine verdiği emeği ne derece tartabiliyoruz? Bir gelenek gibi atadan alınan bilgilerle gündüzlerimizi gecelerimize ekliyor, gecelerimizden uyanıyoruz sabahlarımıza. O denli eminiz ki toprağa nasıl gireceğimizden heyhat? Bir Rasûl idi, en sevgili idi; biliyordu mertebesini, hiç kusur etmedi Allah’a ibadetinde ve hiç terketmedi O’nu düşünmeyi. “İste dünya ayaklarına serilsin” dendi oralı olmadı. “Dile dağları devirelim seni üzenlerin üzerine” dendi, kıyamadı kimseye. Nebiler Nebisi’nin gül kokusu yayıldı çöl kumlarının üzerine. Emin olmanın simgesiydi. Güzelliğin işaretiydi. Adı geçtiğinde herkes kendine gelirdi. Kim görse bakışlarını yüzünden alamazdı. İnsanların en güzeli, meleklerin gıbta ettiği, cennetin hasretle beklediği Nebiler Nebisi… “On dört asır önce yine böyle bir geceydi Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi” * Geldi, vazifesini en güzel biçimde, eksiksiz yerine getirdi; giderken gözü yaşlı dostlar bıraktı arkasında. O’ndan öğrendik sevmeyi, O’ndan öğrendik tevazuyu. Dünyanın ötesinde bizi neyin beklediğini O anlattı bize. Her hâli ile “Allah” diyen bir Rasûl’ün ümmeti olmak lütfuna mazhariyet ne büyük şerefti… Melekler üç gün, üç gece ziyaretine geldiler. Melekler hep saf tuttular arkasında. Melekler O’nu seyretmeye doyamadılar. Güzeller güzeli, en sevgili… Biz seni anlayamadık. Seni yaşayamadık. Seni hissedemedik. Seni bilemedik. Seni asrın idrakine okutamadık. Seni sevemedik. “Sevgili En sevgili Ey sevgili” ** * Mehmet Akif Ersoy ** Sezai Karakoç Mart ayında vefat eden “Yalan Söyleyen Tarih Utansın” eserinin yazarı Tarihçi Mustafa MÜFTÜOĞLU’na Allah’tan rahmet diliyoruz. |
Bu Sayının Diğer Yazıları
Çizgi-15 / Behice Kolçak ŞarkŞirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -22 / Şiraze
Bir Aşk Masalı / Gülşah Nezaket Maraşlı
En Sevgili’ye / Mehmet Kelebek
Gölgeler / Orhan Güdek
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…