Hocam

Cahit KOYTAK’a
Naralarını hançerlerinde saklayıp
yaşıyordu gölgeler
balkonlarına yaslanarak
ve bir çok
yüzleri vardı
ay ışığında fark ediliyordu daha çok
yalanları
biz ise şiirleşip yitiyorduk
gözlerimizde

gölgeleri hikmet sanan
şanımdı
daha belarusa ulaşamayan
yaşım filiz
saçlarım yakut
gülüşüm tomurcuklanıyordu al al yüzümde
işte illetim bu
ve hercailiğim de bundandı benim
pusuda gölge sıcak ve deli
kanımda Endülüs’ten kalma bir akşam üstü
gözlerim kıpkızıl grup
ve grup şahdamarımdaydı
ben hicaz
ben açelya
ben nazenin ney
ve bir kısrak tay
geldim bir tekmil vur başımı
hocam

ben ki kırkikindilerden geçip
hercümerç
dizlerini ve dirseklerini kanatarak
elleriyle öyküler yeşerten
bir Leyla iken / hâlâ
suçum omzumdaydı

ve yüreğim ağırdı, ağrıyordu
ve çılgın bir fişek gibi daldım
karanlıklara
ve ben ki omuz başından battım
içine yarin kıpkızıl
öyle ise
niye hep güldüm / ta ki
yüzüme vurdular gülüşümü
niye donsun istendi gülüşlerim
niye uzaklara gidince içti damarlarım bembeyaz
suları
baygın akışlarda
niye taradım saçlarımı
niye yeşillendim böyle ince ince
niye bu alevden fırtına içimde
hocam

Uhud’da
Talha bin Ubeyd
kökünü kuruttu söz’le
ağzımızın ve parmaklarımızın
hiç birimiz ihanet etmedik yani

sadece
bizim bilip de yaşadıklarımız çoğalttı
efendilerimizi
ve böylece ne yana döndükse
yarısı arkamızda kaldı
her şeyin
yani
okuduk koptuk
sevdik koptuk
yaşadık koptuk
hocam

ve ben ki gelip durdum önünde
narin
yüzüm öyle renk renk
beytiden önce
iç içe bir ruh tufanı özlemler
ve ben ki bunca sevdim
nurun nara dönüşü kıvamında
sevildim

al bizi de
yıka, kefenle
hocam

dilim ucuz örüyor hep
aşka özgü kelimeleri yasak
bildin, baktın
yüzüme vurmadın
akla elbiselerimi toz ve
anladın kir, pas, kangren
kes ve göm beni
hocam

ben isem
onu örtündüm
yutkunup eritti beni içinde
gizleyip sunduklarımı bilenin adıyla
sınandım, bilendim
tutunarak kitapların kanadına, kitapların aşkına
kitap’ın aşkına
gittim, gittim
uçurumlara yağa yağa
başımı
önüne attım toplayarak
uçurumlardan

şimdi dirilerin susup
ölülerin konuştuğu bir yerdeyim
tam grup vakti yaktığı
bu şehrin külünden doğdum

şimdi / yani şimdi, yani
ağzım lâl
dilim lâl
hâlim lâl
sığındım var edene
içimde yarim de lâl
Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Dertdeş Olmak / Alâaddin Soykan
İkindi Vakti / Celal Türk
Hocam / Ferman Karaçam
Zurnanın Ölümü / Mehmet S.Rindokur
Zamanın Dışına Çıkmak / Bilal Kemikli
Tümünü Göster