Son Zamanlarda, farklı çevrelerde; zaman, mekân ve iletişim ortamlarında, düşük yoğunluklu da olsa, Türkçe üzerine bir tartışma, fikir teatisi sürüp gidiyor.
Kimileri, dilimizin Batı dillerinin, özellikle İngilizcenin, işgali altında olduğunu böyle giderse bir süre sonra Türkçe’nin tamamen yok olmaya yüz tutacağından yakınıyor; bazıları ise dilimizin yıllardır Arapça ve Farsça kelimelerin istilası altında olduğunu, Türkçe’yi bu dillerin egemenliğinden kurtarmadıkça dilimizin aslî kimliğine ulaşamayacağını söylüyor.
Bir kısım çevrelerde Türkçenin çok sağlam bir temele kurulu, güçlü bir sistematiğe sahip olduğunu, yeterince özen gösterildiği takdirde Türkçe’nin layık olduğu konuma geleceğini ifade ediyor.
Tartışmalar, yaklaşımlar, farklı da olsa anlaşılan, mutâbık olunan bir husus var ki o da bugün konuşulan, okunan, yazılan, kısaca yaşayan Türkçe’den kimsenin memnun olmadığıdır.
Teshiste, tesbitte herkes mutabık olunca, sorunu çözmek adına bir şeyler öneriliyor, imkanlar içerisinde bu öneriler uygulamaya geçirilmeye çalışılıyor.
Bir kaç cümleyle bunlardan bahsetmek gerekirse, bu tür çabaları, yaklaşımları iki başlık alında toplayabiliriz. Birincisi, yaşayan, konuşulan dili sadeleştirmeye, yabancı dillerden Türkçe’ye giren kelimeleri ayıklamaya, bunların yerine yeni Türkçe kelimeler bulmaya, kullanmaya çalışanlar, İkincisi Türkçe eğitim ve öğretiminin ilk öğretimden \ yüksek öğretime kadar her aşamada gözden geçirilmesi, yenilenmesi gerektiğini savunanlar.
Bu meseleyi konunun uzmanlarına bırakarak, bu yazının da başlığını oluşturan kitabın tanıtımına geçelim.
Eğitim, öğretim hayatında yıllarca, zorunlu olarak Türkçe, Dilbilgisi derslerine muhatap olumuşsanız böyle bir kitap ismi sizin için pek cezbedici olmayabilir. Bununla birlikte uzaktan da olsa bu tartışmaların içinde, bir yerlerde, kendinize bir yer buluyorsanız ya da bu yazının yazarı gibi kendinizi Türkçe’yi doğru ifade etmede, kullanmada yeterli bulmuyorsanız, didaktik ders kitabı havasından oldukça uzak bu kitabı mutlaka başucu eserlerinizin arasına koymalısınız.
Dilbilim alanındaki çağdaş bütün gelişme ve yeniliklerin aktarıldığı bu kitap, Ankara Üniversitesi Türkçe, Öğretim Merkezi TÖMER Başkanı Dr. Mehmet Hengirmen tarafından kaleme alınmış, Engin yayınları tarafından yayınlanmıştır.
Yazar, yedi bölümden (sesbilim (fonetik), Biçimbilim (Morfoloji), sözdizimi (Sentaks), Anlambilim (semantik), sözcük bilim (Leksikoloji), Türk Lehçeleri, Noktalama İşaretleri ve Yazım Kuralları)oluşan bu kitabın yaklaşık 40 sayfa tutan giriş bölümünde, yazının başında aktardığım tartışmalara yer verecek ve Türkçe’nin tarihinden bugününe bir çok bilgi aktararak kitabına aktüel bir nitelik kazandırmıştır. Özellikle, giriş bölümünde yer alan “Dil ve Kalkınma, Dildeki Yabancı Sözcükle, Dil ve Toplum, Dil ve Bilim, Dil ve Din, Türkçe Güzel Bir Dil Midir? Türkçe’nin Bugünkü Durumu” gibi konu başlıkları bunun en güzel’ örnekleridir.
Yaklaşık, 614 sayfadan oluşan bu kapsamlı eseri, tabi ki böyle kısa bir çalışmayla tanıtmak mümkün olmayacaktır. Bu çalışmamızı, okuyucunun dikkatini cezbetme gayesiyle, yazarın kitabında önsözünden sonra ilk sayfasına koyduğu, Türkçe’ye dışardan bir bakışı ifadelendiren ve bize de nasıl bakmamız gerektiğini öğreten alıntıyı aktarmakla bitirelim.
Johan Vandevvalle 1988 yılında otuz iki dil bildiği için Babil Dünya Ödülü’nü almıştır. Bildiği diller içinde Türkçe’ye özel bir sempati duyan J. Vandevvalle bu konuda şöyle demektedir.
“Yıllar boyunca Türkçe’nin kurallar sisteminin işleyişini inceledikçe satranç oyununa plan yakınlığının daha çok farkına varıyorum. Satrançta kurallar mantıklı, basit ve az sayıda. Çok kısa bir zaman içerisinde öğrenilebilir. Yedi yaşındaki bir çocuk bile satranç oynamasını öğrenebilir. Temeldeki bu kolaylığa rağmen satranç oynayan kişi hayati boyunca sıkılmaz. Oynama imkanları sınırsızdır, Dünya şampiyonluğunu kazanmak İçin olağanüstü yetenek ve beceri lazım. Bütün bu nedenlerle satranç oyununun ideal bir oyun olduğunu söyleyebiliriz, aynı durumun Türkçe dilbilgisi sisteminde bulunması bence Türk dilinin en büyüğü özelliğidir”.
TÜRKÇE DİLBİLGİSİ
– DR. MEHMET HENGİRMEN
– ENGİN YAYINEV
– 3. BASIM: EYLÜL, 1998-ANKARA
Bu Sayının Diğer Yazıları
Türkçe Dilbilgisi / Muhittin FırıncıGogol’un Kaputu Sihirli miydi? / Ahmet Sıvacı
Eylül’de Yeniden ve Yine Ölebilmek / Nesrin Çaylı
Ömrümüz Eylül Arası / Reşit Güngör Kalkan
Sana ve / Bu Yüzden / Her Şeye Veda / Taner Taştekin
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…