Yoldayız Hep

Yolun başladığı yerde durduğumda zaman başlamamıştı akmaya ve his yoktu ve düşünceler akma telaşıyla toslamıyorlardı sağa sola ve merak ve pişmanlık ve vazgeçmek ve hayâl etmek henüz uğramamışlardı bana. Yolun başıydı. Hiç yol başına rastlamadığımdan sanırım yolun başı nasıldı yazamıyorum şu satırlarıma. Mazur görün yolun başıydı. Anımsayamadığımdandır ihtimâl “bir karanlık mekân” ifâdesine yer verelim.
“dünyanın mihneti, eziyeti çoktur ama şüphe yok, iyinin de sonu vardır, kötünün de”
“Yolun başıydı. Bir karanlık mekan…”
Uzakta bir yerde bir nokta bana göz kırpıyordu sürekli. Bir ışık. Karanlığın içinde ışıktan bir nokta… Küçücük bir noktaya tutunarak karanlıkta yürüyebilmek böyle bir şeydi demek, “insan hep ışığa yürümeliydi.” Yolun başında öğrendiğim ilkti bu. Işığın olduğu yerde mutlak huzur gezinir, gezinir de uğradığı yeri donatır, donatırken asıl yolun çizgisini belli ederdi ısrarla. Yolun başı çok gerilerde kaldı. O yol başı sonrasında binlerce yoldan geçildi ve her birinin ötesinde bir ışık vardı. O ışığa adımladım. Hayat yollardan örülme kocaman bir topa benziyordu.
“gök, bizim için gece gündüz yolcudur, döner durur biri gitti mi izinden bir başkası gelir çatar”
Bir vakit geldi hep büyüme hayâli dillerde dolaşmaya başladı, bir vakit geldi zaman hep duracak zannı sardı etrafı, bir vakit geldi sonra “yolun sonu” hissi yakalandı gölgelerin arasında. Yol başı şekillendirilirken yol sonu bir bilinmeyen biçimde beklemedeydi.
Yoldayız hep.
Bir yolumuz var hep.
Bugün Kamberli’den geçti, önceki gün Tüleyl’den… Cebel-i Bereket’e bile vardı şaştık. Burgaz, Galati, Vulkaniş… Yarın kim bilir nereden geçecek de mesafelerin kısalışına işaret edene selam göndereceğiz yine yürekten.
“geçecek seferi nihayet bitiririz ama
sonunda bitip tükenmeyecek bir sefer gelecektir”

* Nasır-ı Husrev, Sefername

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

İnsan ve Sanat / Mahmut Celal Özmen
Adresi Firâri Sevmenin / Neşe Yeşilova
Temmuz Bildirisi / Reşit Güngör Kalkan
Açelya / Ferman Karaçam
Aşk ki / Taner Taştekin
Tümünü Göster