Aslan-Kurt-Tilki

…MESNEVİ’DEN…

Bir aslan bir kurt bir de tilki, avlanmak için dağa, ormanlı­ğa doğru yola çıkarlar. Beraber yola çıkma kararı alırlar ki, birbirlerine yardım etsinler, yolları belleri iyi tutsunlar ve av hayvanlarından hiç biri ellerinden kaçmasın. Sen ben ayrımı olmaksızın hep bir olsunlar ki av hayvanlarını he­men yakalasınlar.
Aslan, kurt ve tilkinin cinsinden değildir ama onlara ikram olsun diye bu avcılıkta onlara yoldaş olmuştur. Padişah askerlerine yoldaş olur, “Toplulukta rahmet vardır” hadisi­ne uyarak. Dolunay gökte yıldızlara arkadaş olur, onların arasında yer alır, cömertliği yüzünden.
Terazide arpanın altın ile arkadaş olması, dirhem kefesine konulması, arpanın da altın gibi değerli olmasından değil­dir.
Ruh, şimdi bedenle yoldaş olmuştur. Ruhu beden koru­maktadır. Ruhla bedenin birlikteliği aynı cinsten olmasın­dan değildir.
Kurtla tilki, heybetli aslanın peşinden dağa doğru giderler. İşler yolunda gider, bir dağ sığırı, bir keçi ve bir de semiz tavşan avlarlar. Avları sürükleye sürükleye dağdan orma­na getirirler. Kurtla tilki doymazlık içindedir ve ağızlarının suyu akmaktadır. Padişahlar padişahının bu avları adaletle pay etmesini beklemeye başlarlar.
Her ikisinin de aç gözlülüğü, doymazlık duygusu aslanın dikkatini çeker. Onların bu tamahının sebebini aslan bilir ve anlar fakat hiç ses çıkartmaz. Aslan kendi kendine; “Ey aç gözlü dilenciler, ben size hak ettiğiniz dersi vereceğim” der. Aslan bu düşüncelerle kurt ve tilkiye gülümser.

Aslanın gülümsemesine inanma!
Dünya malı, dünya nimetleri, Hakk’ın kullarına lütfü, ihsa­nı, adetâ manevi tebessümleri gibidir. Fakat dünya malı bizi aldatır, aklımızı başımızdan alır, mağrur ve perişan eder. Çoğu zaman zenginlik, mal ve mülk gülümseme tu­zağı kurar, sonunda tuzağına düşürüverir.

Aslan; “Ey tecrübeli ihtiyar kurt! Bu avları aramızda pay et. Pay et de adaletini göster. Pay etmede benim vekilim
ol da, tabiatının nasıl bir yaratılışta olduğu meydana çık­sın” der.
Kurt da, “Padişahım! Yaban öküzü senin payın olsun, o da büyük sen de büyüksün, semiz ve çeviksin. Orta irilikte olan keçi de benim olsun. Tilki, sen de hiç ses çıkartma­dan şu tavşanı al, tavşan da tam sana göre” diyerek avla­rı kendince pay eder.

Aslan, “Ey kurt!” diye kükrer. “Bu nasıl bir paylaştırma? Bir daha düşün bakayım, ben burada iken sen nasıl olur da, ben ve sen diye söz söyleyebilirsin?”
Kurt kendini ne görüyor da, benim gibi eşsiz, benzersiz bir aslanın yanında kendini var gibi görüyor?
“Ey kendinde varlık gören ahmak, beri gel” dedi. Kurt ya­nına gelince, aslan bir pençe vurdu ve kurtu parçaladı ve dedi ki; “Madem ki beni görmek seni senden almadı, böy­le birine varlık haramdır. Huzurumda yok olmadığın için şenini boynunu vurmak lazım geldi.”

Daha sonra aslan tilkiye döndü ve “Haydi” dedi, sen pay et de görelim”

Tilki secde etti ve sonra “Ey yüce padişah! Şu semiz öküz senin kuşluk yemeğin olsun. Şu keçiden de, aziz padişa­hın öğle yemeği için bin yahni yapılır. Tavşan ise, lütuf ve kerem sahibi padişaha akşam için bir çerez olur.”
Aslan “Ey tilki!” dedi. “Bu adaletli davranışı, bu hakça pay edişi, sen kimden öğrendin?” diye sordu.
Tilki, “Ey cihan padişahı! Bunların hepsini ben kurdun ba­şına gelenden öğrendim” diye cevap verdi.
Bunun üzerine aslan tilkiye “Madem ki kendini bize ta­mamıyla bağışlayıp feda ettin. Avların üçü de senin olsun, üçünü de al götür” dedi. Ve devamında ekledi:
“Ey tilki, sen tamamıyla biz oldun, bizim oldun. Artık seni nasıl incitebiliriz?
Biz de seniniz, bütün avlar da senin. Alçak kurdun başına gelenlerden ibret aldığın için sen bir tilki değilsin, bizim aslanımızsın.”

Akıllı kişi, dostlarının başına gelen belalardan ibret alan­dır. Akıllı kişi, Cenab-ı Hakk’ın geçmiş kavimlere verdiği ce­zalardan ders alandır.
Hakk Peygamberi bu yüzden ümmetine “Ümmet-i mer­hume” (Allah’ın merhametine, acımasına layık olmuş ümmet) dedi.

Akıllı ve büyük adamlar, o kurtların kemiklerini, ortaya koydukları eserlerini görür de ibret alır. Firavun ve Ad kavminin başına gelenleri duyunca, şu varlıktan da geçer, hırs ve gururu da bırakır.
Varlıktan, kendini büyük görmekten, hırstan vazgeçmez­se, bu sefer onun halinden, onun sapıklığından başkaları ibret alır.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Çizgi-7 / Behice Kolçak Şark
Büyük Rüyalarla Geçen Bir Ömür / Alim Yıldız
Çerçeve / Esra Karabiber
Alem-i Berzahtan Notlar -II- / Muhittin Fırıncı
Ayışığı Dallarıma Çiğdem Dadanmış / Alâaddin Soykan
Tümünü Göster