hüzün yok bu mevsim ağustos yüzlü dostum
aşk, meşk, seyr, sülük bütün ödünç kelimeleri
senden emanet almak niyetindeyim artık
kaç seherdir bedel topluyorum gözlerimle
perdelerini çekmeye başlamışken bakışlarıma
bilirim ben temmuzu, ağustosu ve yağmuru
öğle sıcağında esen yakıcı rüzgarı bir de
açılsan ırmaklara, denizlere, okyanuslara ve geceye
bakışların sahillerde kalır gitse de bedenin
çünkü sen bu sokakların, bu şehrinsin
her gidişinde geri döner gelirsin
sen ey ağustos yüzlü
ey gözleri ateşi ve nuru barındıran
övgünün, nazın ve gurbetin pişirdiği
temmuzun, ağustosun ve yağmurun dostu
en son ne zaman yürüdün bu denizde
yeşil ağaçtan ateşi getiren ağustosun da sahibi
bil ki, ağacı da yakıyorsun, ateşi de, yüzünü de
ve ona dönüyorsun her an
sen ey ağustos yüzlü
ona dönüyorsun, ondan geliyorsun