Yek Ahenk Kitaplar

Bazı kitaplar vardır, ne sanat kaygısı ne de büyük iddialarla kale­me alınmışlardır. Lakin elinize aldığınızda, adeta onun müptelası olursunuz. Yazarı piyasada isim yapmak için yazmamıştır. Ne çarşaf çarşaf gazete sayfalarında reklamları yapılmıştır, ne de afişleri bulvarları süslemiştir. Öyle kendi halinde kitaplardır bun­lar. Mega marketlerin kitap reyonlarında satışa da sunulmazlar. Yaşadığınız kentin mütevazı kitapçı dükkanlarının tozlu rafların­da arz-ı endam ederler. Farkına varırsanız alırsınız. Alırsanız mutlaka okursunuz. Okursanız elinizden bırakamazsınız; bir ömür boyu ruh ve gönül dünyanızı besler, dimağınızı canlı ve heyecanınızı diri tutar. Tükenmeyen bir kaynaktır, içtikçe çoğalan, çoğaldıkça çoğaltan bir kaynak. Sizden çocuklarınıza, çocuklarınızdan torunlarınıza intikal eder; modası geçmez, manası tükenmez.
Şimdi bu satırları okuyup da, “sahi böyle kitaplar da var mıy­mış?” diyenleri duyar gibiyim. Kalemle, kağıtla, yazıyla, mürek­keple tanışık olanların bir çırpıda sayacağı bu evsafta pek çok ki­tap vardır. Hele bir salim kafayla düşünelim, harflerle muarefe tesis edeliden bu yana birkaç defa okuduğumuz kitaplar yok mudur? Elbette vardır. İşte bunlardan söz ediyorum. O güneş gibi içimizi ısıtan ve aydınlatan kitaplardan bahsediyorum. Sözü değil, manayı çoğaltan kitaplardan. Gurur, kin ve kibir değil, haysiyet ve şeref kazandıran, tesâmüh ve huzur dağıtan, tevazu ve kanaat bahşeden kitaplar. Hayatı gerçeklik ve hakikat düzle­minde kucaklayan, insanı mâruf ve mâkul olanı yapmaya hazır­layan ve onu ayağının altından akıp giden zamana mukabele sa­dedinde “hoş sadâ” bırakmaya teşvik eden kitaplar. Bu kitaplar, yazarının engin tecrübe ve birikiminden aldığı âb-ı hayatı sehl-i mümteni kornasıyla okuyucusuna sunar. Bu yüzden ilk okundu­ğunda “çok basit” sanılan; lakin zaman içerisinde hayatın ger­çekliği ile yüz yüze geldikçe satır aralarına sıkışmış engin mânâ­larıyla gülümseyen, varlık, ben ve öteki gibi kavramlar üzerinde “neden” ve “nasıl” soruları muvâcehesinde idrak alanındaki tekamüle paralel olarak da “sade” ve “anlaşılır” kelimeleriyle ge­nişleyen kitaplar. Dağ gibi kitaplar; uzaktan yakın ve avuç içi gi­bi gözüken, yakınlaştıkça uzaklaşan ve büyüdükçe büyüyen, yükseldikçe yükselen kitaplar.

Hayat bahşeden bu kitapların okuyucuyu kuşatan tarafı, sanat ve estetik değerinin üstünlüğünden kaynaklanmaz, dedik. Elhak doğrudur. Bir kitabı farklı kılan, dil, ifade ve üsluptan başka ihti­va ettiği derinliktir. Esasen bu derinlik kalın bir aynadır, okuyucu her seferinde oradan kendini seyreder. Diğer bir ifadeyle kitabın içinde dürülmüş ve muhatabını kendi içine doğru çeken bir dün­ya vardır. Bu dünya, gerçeklik ve hakikatin insicâmıyla vücut bulmuştur. Kelimeler, ne fazla, ne eksiktir; her biri birer enstrü­man, bir cümlenin içerisinde bir büyük düşün şarkısını icra ediyorlar; yek ahenk, yek âvâz.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Çizgi-3 / Behice Kolçak Şark
Bekleme, Dönmem Bu Bahar / Hakan Özbek
Ağustos Yüzlü / Erol Erdoğan
Kanı Güneş Gibi Bir Çocuk: “Alâeddin Özdenör... / Selami Şimşek
Kasıt / Esra Karabiber
Tümünü Göster