Savaş Edebiyatına Zeyl -III-

Savaş ve Edebiyat.
İki kavram birbirine ne kadar itici duruyor.
Edebiyatın sevdiren ruhuna karşın, savaşın mahzeni karanlık.
Savaş edebiyat değil.
Edebiyat da savaşa uzak durmuyor.
Edipler, şairler, vakanüvisler savaş sonrası eserleriyle geleceğe ışık tutuyorlar.
Çanakkale’yi Mehmet Akif’le anıyoruz hep.
Tolstoy’u Savaş ve Barışla tanıyoruz.
Günümüz edip ve şairleri de kendi çağlarına tanıklık edecek, geleceğe ışık tutmak adına yaşananları kaleme alacaklardır.
Savaş edebiyatı yapmakla, savaşı yazmak ayrıdır.
Onlar savaş edebiyatı yapıyor.
El sıkışınca, kan düşen topraklara bahar gelmiyor. Diplomasi Müslüman kanı akmasın niyetiyle işlemiyor. Milyonlar yerlerinden-yurtlarından olurken; mülteci, muhacir, mağdur, mazlum, mahkûm, meflûçken, harita çizmeye çalışanlar çok da umursamıyor. Bağdat, Şam, Ankara ve daha birçok yerleşim merkezinde canlı bombalar masum insanların yaşamına son verirken, lanetlemelerin dışında bir icraat yapılmıyor. Bir daha güneşi görmeyecek çocuklar, insanlığın yüzkarası olarak sahile vururken, manşetler atılıyor ama çözüm üretilmiyor.
Çok şey olmuyor, oldurmak istenmiyor.
Yazılanlar, okunanlar, raporlar çözüm olmuyor.
Yeryüzünü tarumar edenlerin, teknolojiyi yüzyıldır insan kıyımı için kullanmaktan çekinmeyenlerin, özgürlük ve insan hakları götürmek adına işgale öncülük edenlerin halet-i ruhiyesi değişmiyor.
Global olan ne varsa mazlum coğrafyaları denek yapamaya devam ediyorlar.
Onlardan farklı uygulamalar da beklememek lazım.
Kutsal kitap uyarılarının, tarihin şahitliğinin, atasözlerinin ve tecrübeye dayalı yorumların sahifesi açık tutulmalıdır.
Küfür tek millettir, siz de kendi içinizde birlik olun ilkesi unutulmamalıdır.
Birey olarak kendi doğrularımız değilde, hakikat veçhesinden bakmalıyız.
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez/Toplu attıkça yürekler onu top sindiremez ” anlayışının taşıdığı yüce mana ve şuur canlı tutulmalıdır.
Kendi içimizde ve dışımızda kurduğumuz köprüleri muhafaza, tahrip olanları tamir ve yıkılanları yeniden yapma kararlığında olmalıyız.
İslam kardeşliği önemsenmelidir.
Umursamamak ve neme lazımcılık da doğru bir davranış değildir.
Savaş edebiyatı yapılmamalı.
Her birey, işgallere ve zulme karşı duyarsız kalmamalıdır.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Savaş Edebiyatına Zeyl -III- / Şeref Akbaba
Diriliş / Abdullah Ömer Yavuz
Arifiye İstasyonu / Fahri Tuna
Noksan / Fatih Topaloğlu
El Yazması Hüzün / Necip Fazıl Akkoç
Tümünü Göster