Sübhan dağlarından Allahu Ekber dağlarına doğru
Ak kanatlı bir güvercin uçuruyorum
Zamanın yeşil kuşağı sarkıyor dağların zirvesinden
Ay yıldızın gölgesinde büyüyor ümitlerim
Malazgirt ufuklarında bir kasırga kopuyor
Gazi alperenlerin nal izleriyle çiziliyor ülkemin sınırları
Heybelerinde sonsuzluğu taşıyor Horasan erenleri
Bir kılıç darbesiyle yere düşüyor kıtalar
Ahmet Yesevi’nin izinde karlı dağlar yol veriyor
Bir derviş geliyor Taptuk Emre’nin dergâhından
Hacı Bektaş’ın kapısında boynunu bükmüş aslanlar
Nasrettin Hoca’nın cübbesinde saklanıyor gökyüzü
Güller açan bir gül ağacı büyüyor Anadolu’da
Kurumuş nehir yataklarının tenhalarında
Soluk soluğa koşan atları dinliyorum
Alpaslan’ın rüyasını tabir ediyor ağustos güneşi
Bir başak gibi boynunu büküyor zaferler
Kılıçların şarkısına beste yapıyor alevler
Hilalin koynunda üç kıtayı tutuşturuyor
Bir bozgunun alfabesini karalıyor hüznümün kalemi
Tarihin dönüm noktasında dökülüyor yıldızlar
Şarkısı susmuş güllerin simsiyah göklerinde
Yıkılmış bir imparatorluğun haritalarına bakıp
Gözyaşı döküyorum Yemen çöllerinde
Gel şimdi kara kışların bahtında doğmuş kardeşim
Gel suretler ormanında birbirimizi kaybetmeyelim
Parça parça olmuş bir coğrafyanın alınyazısında
Selamların en güzeli olan selamla çalalım kapıları
Cennetten doğan bengisu nehirleriyle
Dirilsin Bosna’nın Bursa’nın Buhara’nın baharı