Sözleri var ipekten bir yağmur
Süzülünce parmak uçlarından
En ağır konuğu ağaran dağların
Kuşlar ki karanlığına sığınır
Göğerir bağrında rüyaların
Cebinde isyan taşıyan
Depremleri sarınıyor toprağın
Kuşların yarasını saran
Gözlerinden geçilmiyor
İçimin sokaklarında
Suyun dirilişiyle okunan
Kitapların ayracı kirpiklerin
Yalnızlığa dökülen ırmakları
Kuruyan dallarına nem damıtan
Ahengi tenha seherlerin
Şakağına dayanan zamanın
Aralanır perdeleri hazinelerin
Gülden ve lâleden namlusunda
Dizleri toprağın göğsünde aşınan
Künhünde kehribar yüklü mülkünün
Göllerimin turnaları gibi
Bir uyurgezer karanlığı yararken
Alnının heyelan sağanağında
Tutunarak kaküllerine
Ellerinle kalbimize gelen mevsimlerin
Züleyhanın gözlerini saklıyorsun
Onaran yeryüzü kırıklarını
Uçurumlar toplanan avucunda
Geceye akarken yıldızları
Kayarken kuyularda kayıran
Sen kadim hikayelerin güvercini
Gece sıyrılır gerinen göğün gövdesinden
Yağmur iner göğsüne
Yalazlanan iliklerinin
Savrulur sarayların yılgın külleri
Örselenen saçlarının yangınında
Göç mevsimidir devinen gözlerinin
Mavi bir düş kuşatır şehirlerimi
Yanağına baharlar bırakan bakışında
Şafak kanarken gecenin karanlığında
Yüzünde asılı duran ceylana yaslanan
Devrilir devrimlerin kitabeleri
Bir emirle evrilir ipekten kelebeğe
Sürgün günlerin sabahında