I.
Gök bir kuşakla dolanıp yüreğinin muştusuna
Gök bir atla geçilen mesafeleri bilirim
Şayet yüreğim;
Bir ızgaradan geçirilip sunulmuşsa
Gecede uluyan kurtların iştahına
Sesim ulanmışsa
Bir sinir ucu titreyişiyle
Bahçende fesleğen misali seğirmiş gövdene
Davûdî bir sesle yeise düşmüş geceden geçerim
Cin terbiyecisi Süleyman bereketiyle
II.
Aşk ki omurudur şiirimin,
Dik tutar onu menzilsiz yokuşlarda
Dut ağacından yapılmış idamlık sehpalar
Ateşin güle evrildiği bir çağdan,
İlmeğin inatla ısırdığı boyunlar gizlerim,
Grisinde derin bir mavilik yatan şehirlerin
Zincirini gökyüzüne dolamış,
Çağın delirmek üzere olan Âdem’ine,
Kınında dirim taşıyan nehirlerden,
Kekre bir hafakan devşiririm
Zifiri bir kemendin, kalem inceliğinde
Öksüzlüğünden…
III.
Ben ki size;
En has yaralardan inlemeler taşıyacağım
Bin köleden bir şehir yaratırken bu düş
Kubbelere cem edilmiş dualar eşliğinde.
Yaratılıştan ustura yemiş dudaklarımla
Yaralara ebed çalan bir ilahiye katılırken
Bu yaşam değil midir?
Bin iki yüz yıldır inzivadaki
Bir örümcek tarafından örülen…