Rüya

Susunca safran acıları çoğalıyor

Hüzün yüzlü denizin çocuklarının

Saklı bir bahçede örüyorlar umutlarını

Vaktin yamalarını sarınıyor kalbim

Yorgun gecekonduların bacalarında

Aynalar susan bir dervişe dönüşüyor

Dokununca şehrin yosun tutan yamaçlarına

Gecenin dinmeyen sırlarına tutunan

Kimliğine ekli derin iniltiler arasında

Rüzgara direnemeyen meşaleler gibi

Sığınarak bir harabenin titrek gölgesine

Unutup emanet rüyaların tılsımını

Saçaklarından sarkan güneşe yaslanırken

Soluyor bahara meftun reyhan rengi

Ihlamur kokulu dallara asılı heybelerin

Bakışıyla dağlara işaretler çizen yolcuların

Sokaklarında adımlanmayan yağmur taneleri

Anılara tanık olmayan duvarları kentin

Kanmadığın kurna,varılmayan yaban yurdudur

Düşleriyle taşlara şekil veren ustaların

En geniş ve tenha seccadesidir toprak

Mihrabında Meryem fidelenen mabedlerin

Bir çığlıkla kalbi sökülür bütün kabirlerin

Sorulur kelebek ömrü akşamlarda tükenen

Damla damla mürekkebi kalemlerin

Granit taşlara bir bir tutulur çetelesi

Sırrını aynalara fısıldayan nefeslerin

Yürümediğin bütün yollar tenha içimde

Avuçla dünyayı taşmayacak ellerinden bilesin

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Düşüncede Yaşayan / Ay Vakti
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -75 / Şiraze
İkircik / Necmettin Evci
İmgelerle Yaşamak / Recep Garip
Aşık Veysel’in “Kara Toprak” Şii... / Mustafa Özçelik
Tümünü Göster