Kendimi sana yakın hissediyorum.
Uzağım, ötelerim, ulaşılmazlığım, anlaşılmazlığım.
Bir nefha içimi ısıtan, bir soluk nefes aldıran.
Halet-i ruhiyemi anlatmanın virdi kaçıncı devirde, kaç hâle oluştu bilmiyorum.
Bir kapı aralansa, sabr-ı cemil istirahagah olsa.
Dağılsa hafakanlarım, parçalansa kabuğu gurbetimin.
Dili olsam doğan güneşin, hüznü olsam batan güneşin.
Dolunayın perçeminden tutup, kaf dağının izbe tepesinde kalıversem öylece.
Hikmet kırıntılarından bir buket yapsam, kurbet çadırında kalıversem.
Uzlet değil, gurbet.
Darlık mahzenindeyim.
Sığmıyorum gittiğim yerlere.
Olsa dediklerim, olmasını isteyip, olunca tahammül edemediklerim.
Tahammül; kaç dervişin, kaç bilgenin, kaç ermişin, kaç öncünün kemalatgahıdır.
Zaman ve mekân ötesi bir çağrının mahzenidir.
Nedir bu basmaklar diye sormuyor da değilim.
Nedir bu Çin seddi, nedir bu Nirvana, nedir bu Himalaya, nedir bu Fizan.?
Eksik olan nedir, fazla olan nedir?
Kendi içime, kendi dışıma sığamayışın terkibini çözebilsem söyleyeceğim.
Aynaya bakmadan.
Körebe oynamadan
Talimsiz, temkinsiz söyleyeceğim.
Susuşum ikinci adımı olsa fecrin, direnişim yenilense, dilim sürçü lisan yapmasa söyleyeceğim.
Susmak yormuyor.
Konuşmak, sohbet meclislerinden, kendi hiyerarşisinden, süzgeçlerinden uzaklaştıkça ve sanal alemin himayesi altına girdikçe, söz de yere düşüyor. Uluorta; hikmeti, kelamı, erdemi tüketenler her gün biraz daha çoğalıyor.
Fanatizm ve yersiz tüketim, öze dair olanı harcamak istiyor.
Her konuda söylem var, eylem yok.
İnsanlığa faydalı olana, faydasızlık libası giydirmek marifet sayılıyor.
Susmak değil amacımız.
Kirletenlere bakıp sözümüzden, yersiz konuşanlara bakıp işimizden ödün verecek halimiz yok. Birey olmadığımız, her işte bireyler olduğumuz için biz diyorum.
Durduğumuz yerden kendimize bakıyorum.
Dün ne ise, bugün de değişen bir şey olmadı.
Ortadoğu’da hep kıyım vardı, Müslüman kanı akıtılıyordu, devam ediyor.
Ülkemizde birlik ve dirliği bozma faaliyetleri dün nasılsa, bu gün de sürüyor.
Kültür ve sanat, kendi mahfilinde varlığını muhafazaya çalışıyor.
Biz diri olursak, dirençli olursak..
Duyarlığımızı, yetenek ve akademik alandaki gayretimizi, akraba ziyaretini, sosyal sorumluluğun gereklerini, dostluk ve arkadaşlık kavramlarını yerinde kullanmayı, yoldaşlığın gereklerini yerine getirmeyi, yalnızlaştıran şehir yaşamına karşı direncimizi muhafaza etmeyi becerebilirsek, çok şey değişecek.
Susmak değil amacımız.
Alan açmak, genişlemek, ferahlamak.
İki elin sesi var özdeyişinden hareketle.
Yol sabırdır diyerek.
Yola revan olmak….
Bu Sayının Diğer Yazıları
Beklediğimiz Zaman / Ay VaktiDiyar-ı Gurbet / Şeref Akbaba
Görmenin ve Duymanın Düğümleri / Necmettin Evci
Eski Bir Zarf ve İmlâ / Ali Yaşar Bolat
Yaşamak / Yavuz Ertürk
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…