I- FİLMDEN ÖNCE MERAKLI BAKIŞLAR
“Nuh: Büyük Tufan” ismini vizyona girecek filmler listesinde gördüğümde fazla referans aramadım. Nitekim yönetmen koltuğunda “Pi, 1998”, “Kaynak/The Fountain, 2006”, “Şampiyon/The Wrestler, 2008” ve “Siyah Kuğu/Black Swan, 2010” gibi önemli yapımlara imza atmış Darren Aranofsky oturmaktaydı. Aranofsky, “Kaynak”, “Şampiyon” ve “Siyah Kuğu” üçgeninde belirli bir sinema diline sahip bir yönetmen. Epik türdeki bu yeni filmi de sineması açısından kayda geçecek bir adımdı.
Oyuncu kadrosu olarak da iddialıydı film. Russel Crowe (Nuh), Jeniffer Connely (Naameh-Nuh’un Eşi), Doughlas Both (Sam-Nuh’un oğlu), Logan Lerman (Ham-Nuh’un oğlu), Emma Watson (İla-Sam’ın Sevgilisi) ve Antony Hopkins (Methuselah) göz dolduruyordu. Bir de buna Nuh ve Büyük Tufan gibi gerçekten önemli, bugüne kadar sinemada hemen hemen hiç yer bulamamış bir konu eklenince merakım daha artmıştı.
II- İNSANLIĞIN İKİNCİ ATASINDAN FANTASTİK KURGUYA BİR FİLMİN ANATOMİSİ
“Nuh” pek çok dinin, inancın, kültürün önemli simgelerinden. Farklı “Nuh” tasvirleri, imajinatifleri var. Peygamberlikten kurtarıcı efsaneye kadar çeşit çeşit Nuh motifleri… Hemen her kültürün “Nuh” ile ilgili bir yaklaşımı, yorumu, efsanesi var. Ama doğru ama yanlış… Kısacası Nuh insanlığın ortak paydasında yer almaktadır.
Hakkını teslim edelim. Amerikan sineması insanlığın ortak miraslarını çok iyi tespit ediyor. Herkesin kendisinden bir şeyleri bulduğu filmlerin Hollywood ürünü olması tesadüf değil. Önce buradan bakmalı “Nuh: Büyük Tufan” filmine! Emperyal sinema dilinin, gişe meselesinin farkına varmalıyız.
Filmin hikâyesine gelince…
İnsanoğlunun ilk atası Adem ve Havva işledikleri suçtan dolayı cennetten kovulurlar. Dünyaya atılırlar… Adem’in oğullarından Habil ve Kabil kavga ederler. Kabil Habil’i öldürür. Haksızca. Kabil’in soyu çoğalır. İnsanlar azgınlaşır. Ahlak yok olur. İnsanlar Tanrı’ya ihanet ederler…
Nuh, eşi ve üç oğlu insanların yoldan çıkmışlığından dolayı yalnız başına yaşarlar. Bir gece Nuh garip bir rüya görür. Tanrı’dan gelen buyruğa göre, Tanrı insanları yok edecektir. Bu önlenemez yok oluş için Tanrı, Nuh’u seçmiştir. Nuh ve ailesi yola çıkar. İnanılmaz rüyanın hakikatini öğrenmek için! Bilge dedesi Methuselah’ın yanına doğru…
Yolda ölmekten son anda kurtulan İla adında bir kız çocuğu görürler. Merhamet ederler. Yanlarına alırlar. Dede Methuselah, Nuh’u doğrular. Tanrı bir gemi yapmasını istemektedir Nuh’tan.
Tüm insanlık yok olacaktır! Sadece masumlar (hayvanlar) kurtulacaktır. Masumları kurtaracak olan da Nuh ve emri verilen gemidir. Nuh mucizevi şekilde bir anda yaratılan ormanda işe koyulur. Yalnız değildir. Gemisini, taşlaşmış melek-şeytan karışımı gözcülerle birlikte yapar… Her çeşit hayvan sürüler halinde gelir, gemideki yerlerini alır.
Bütün bunlar olurken, Nuh’un eşi Naameh, oğlu Sam ve yanlarına aldıkları İla arasındaki sevgiyi fark eder. Nuh’un dedesi Methuselah’a gider ve çocuklarından torun sahibi olmak istediğini söyler. Tanrı’ya dua etmesini diler.
Nuh’un gemisinden, tufandan haberdar olan gaddar Kral, Nuh’un yanına gelir. Gemiyi görür. Askerleriyle birlikte Nuh’u ve gemisini yok etmeye karar verir. Ancak tufan kopar. Durumu fark eden Kral son anda gizlice gemiye biner. Bu arada Ham, sevdiği kızı gemiye almayan babası Nuh’a kızgındır. Gemiye gizlice giren Kral’a yardım eder. Yaşamasını sağlar.
Nuh’un görevi masumları yani hayvanları tufandan korumaktır. Ardından önce Nuh ve eşi sonra çocukları ölecek, insan ırkı tükenecektir. Dünya kötülükten arınacaktır. Fakat gemi de yaşanan gelişmeler hiç de istenilen gibi değildir.
Sam’in eşi İla hamiledir. Nuh buna çok kızar. Eğer doğacak çocuk kız olursa öldüreceğini söyler. Tehdit eder. Nuh’un gemisinde kırgınlıklar kırgınlıklar üstünedir… Önce Ham ile ardından da Sam ile Nuh’un arası bozulur. Nuh, ailesiyle karşı karşıya gelir. İla, ikiz kız dünyaya getirir. Nuh söylediklerinden vazgeçer. Bebekleri öldürmez.
Tufan biter. Sular çekilir. Dünya eski haline gelir. Artık ilk günkü kadar temizdir. Nuh ve ailesi ise birbirlerine kırgındırlar. Nitekim ayrılırlar. Tek başına kalan Nuh yetiştirdiği üzümlerden şaraplar üretir. Kendisini içkiye verir. Sarhoş Nuh pespaye bir haldedir. Ne zamanki İla, Nuh’u affeder, o zaman Nuh ailesinin yanına döner…
III- BÜYÜK TUFAN/2014
Filmde konu edilen Nuh, Kur’an’ın anlattığı Hz. Nuh’un çok ötesinde, çok gerisinde, alakasız bir yerde.
Gılgamış Destanındaki Nuh’la paralellikleri olsa da orada anlatılan Nuh da değil. Hatta pek çok açıdan beslendiği Tevrat’ın Nuh’u da değil! “Nuh: Büyük Tufan” filmi Yahudi kökenli yönetmen ve senarist Aranofsky’nin zihin dünyasında şekillenen, Tevrat’ın “Yaratılış” kitabı 6. Bölümünde geçen Nuh hikâyesinden faydalanan fantastik bir kurgu. Ötesi değil…
Filmin öyküsü Tevrat’tan besleniyor. Nuh’un sadece ailesini gemiye alması, dünyada ilk şarabı üretmesi ve içmesi, taşlaşmış varlıklar, Adem hikayesi, Güvercin gönderilmesi, Tevrat’ın anlatı diline uyuyor. Fakat Tevrat’tan ayrılan ve farklılaşan yönleri de var.
Hollywood’un bilindik şaşalı anlatı dili, çok fazlaca kullanılan efektleri, 3D teknolojisi, hızlı kamera geçişleri klasik Amerikan sinema dilini ortaya çıkarıyor. Ama yine de fayda etmiyor. “Nuh: Büyük Tufan” sıkıcılığı ve gereksiz gerilimi ile seyri çok da kolay olmayan bir yapıta dönüşüyor.
Her yanı saran klişeleri, iyi-kötü ayrımları, düşülen tekrarları ile filmin anlatı dili zayıflıyor. “Peygamber” motifi oluşmayan “Nuh” karakteri, bilindik aile içi çatışmaları, insan-Tanrı ilişkisindeki basitlikler de eklenince; reklamlarıyla her yanı saran filmin, beklentilerin çok aşağısında kaldığı ortaya çıkıyor.
Oldukça başarılı oyuncu kadrosu da filmi kotarmaya yetmiyor.
Filmin bu başarısızlığı farklı açılardan tartışılmaya devam ediyor. Bazı Müslüman ülkeler filmin gösterimini yasaklamış durumda. Hz. Nuh’a hakaret edildiği için. Bizce film de karar da tartışılmalı. Filmleri yasaklamak çözüm değil! Alternatif, gerçekçi, namuslu sinemalarla cevap verilmeli. Esaslı çözümleri tartışmalıyız, düşünmeliyiz.
IV-OKUR BU FİLME GİTMELİ Mİ?
“Nuh: Büyük Tufan” gişeyi amaçlamış, bunda da başarılı olmuş bir film.
Nuh efsanesi üzerine kurgulanmış fantastik bir eser. Bu filmde Hz. Nuh yok. Batı kültürü içinde oluşan Nuh imajı var. O da ne kadar olursa! Gerisi kurgu…
Okur bu filme gitmeli mi?
Bu soruya kendi karar vermeli! Gidecekse de önce Tevrat, Gılgamış Destanı ve Kur’an’da Nuh ve Tufan ile ilgili bölümleri okumalı. Filme tâbî değil filme hâkim olmalı!
Bu Sayının Diğer Yazıları
Derviş / Abdullah ŞevkiKitapları İkinci Ele Düşürmeyen Okurlar…... / Fatih Pala
Herkesin Bir “Nuh”u Vardır / Abdullah Ömer Yavuz
Bir Kapıda Durulmak / Mehmet Aksu
Tabut Terapisi / Kenan Yusuf Taşkın
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…