Türkiye büyük ülke.
Selçuklu’nun, Osmanlı’nın varisi olarak.
Dünya siyasetinin kurguları dışında, üstlendiği bir misyon ve sorumluluğu olduğu bilincini taşıyan ülke olarak.
Fetih ruhuyla yürekler inşa eden Anadolu insanını, çelebileri barındıran coğrafya olarak.
Ve Jeopolitik olarak da önem arzederek.
O büyüklüğün farkında olarak bakmak ve değerlendirmek lazım olayları.
On iki eylül öncesi kamplara ayrılan bir gençlik, kan gölü bir ülke ve sonrasında bizler oyuna geldik diye yakınmalar.
Taksim’de mitingi kana boyayanlar..Ülkenin dört bir yanında işlenen faili meçhul cinayetler.
Kanlı Sivas ve Çorum olayları.
Madımak oteli ve başbağlar katliamı.
Malum terörün hanesine yazılanları saymaya gerek yok.
Bunlar oldu ve yaşandı.
Türkiye büyük ülke.
Büyüklüğün şanına yakışır hangi adımı atsa, içeride bir fitil ateşleniyor. Ya da zafiyet gösterdiği zamanlarda yeni ayrışmalar yaşıyor.
Yine Taksim ve Gezi Parkı olayları.
Terör bitsin diye yaşanan bir çözüm süreci ve büyük projelerin konuşulması arifesinde olaylar zuhur etti. Taksimde ve bir çok şehirde haftalar süren eylemler.
Devleti yönetenlerin ayrıştıran bir üslup kullanmaları yanlışın yanlışıdır.
Basının, sivil toplum kuruluşlarının birleştiren bir misyon üstlenmemeleri de hakeza.
Gezi parkı olayları yıllar sonra elbette aydınlanacak.
Eyleme katılan, yazan, konuşan değil, devlet bunu araştıracaktır.
Görünen o ki, bu bahaneyle yapılmak istenen olmadı ve iktidar değiştirmenin adresi sandıktır tezi galip geldi.
* * *
İktidar Akil İnsanlar heyeti oluşturdu ve yurdun farkı bölgelerini Akiller dolaştılar, çözüm sürecini anlattılar ve intibalarını, toplumun taleplerini rapor ederek hükümete sundular. Çözüm süreci neleri içeriyor, bu raporların etkisi ne olacak ileride göreceğiz.
* * *
Ramazan ayına yine buruk giriyoruz.
Irak’ta işgal sonrası, her gün onlarca insan şehit ediliyor. İki milyona yakın şehid, yetim, dul, sakatın hesabını sömüren işgalcilerden kim soracak?
Suriye’de ölenlerin sayısı yüz bine, ülke dışına çıkanlar yüzbinlere ulaştı. Esad kendini kurtarmaya, ortalığı mezhepçiliği körükleyerek ateşe vermeye çalışıyor.
Gazze’de İsrail ablukası ve zulmü devam ediyor.
Doğu Türkistan’da, Arakan ’da Müslümanlara yapılan zulüm şiddetini artırarak sürüyor.
“Ağzım kurusun ey adli ilahi” mi diyelim.
Oruç kalkan, Oruç diriliş, kurtuluş olsun.
Hatırlatmadığımız zulüm görenleri, yoksulları da hatırlayalım.
Kendimize gelelim, kendimiz olalım.
Haziran ayında vefat eden Prof Dr.Şerif Aktaş ve Ehli ilim Mehmet Emin Er Hocamız’a Allah’tan rahmet diliyoruz.