Çözüm

Hem ‘çözüm’ hem de ‘süreç’ ifadeleri, ‘bahar’ ifadesi kadar olmasa da kendi başlarına olumlu anlamlar çağrıştıran ifadelerdir.
Ne var ki çözümün ‘çözüm, ‘sürecin de umut ettiğimiz, bir ‘süreç’e yönelmesi için, hepimizin son kırk yıldan kendi payımıza dersler çıkarmamız gerekmektedir. Bu son kırk yıl bize en azından nelerin olamayacağını göstermiş olmalıdır.
Son yüz yıl bizim parçalanma sürecimizdir. Ama bu gün görüyoruz ki bizden ayrılan hiçbir parça kendi başına gerçek bir devlet olamamıştır.
Geçtiğimiz süreçte birbirimize sorun çıkarma potansiyelimizi sonuna kadar kullandık ve bu konuda ne denli mahir olduğumuzu herkese gösterdik. Bu coğrafya, geriye doğru baktığımızda, kitlelerin karşı karşıya gelebilecekleri iklimleri çok yaşadı ve şimdilerde iklim değişikliğine gidiyor.
Bu noktada çözüm çözümsüzlük demek elbette yanlış.
Yeni Anayasanın da gündemde olması hasebiyle, Devleti yeniden tanımlarken insan hak ve hürriyetlerini objektif kriterlerle yeniden ele almalıyız. Yapılan anayasalar “hak” meşrepli olmayınca kısa yorgan gibi yetmeyen tarafımızı açık bırakmaktadır. Biz, her birimiz bireyler ve kitleler olarak taraflar olalım ancak devlet üst taraf olsun. Ayakta durmaya ve ayağa ihtiyacı tabii ki olacaktır. Ancak fil ayağı gibi ayakları ile alttakilerden bir kısmının koluna, yenine veya her hangi bir yerine basmasın. Üst tarafımız olsun, güneşten rahatsız olduğumuzda bizi güneşten korusun, güneşe ihtiyacımız olduğunda ışığımız olsun. Hayat normal akışında sürerken, Suç ve haksızlık varsa ortaya çıksın, yoksa sanki yokmuş gibi ortalarda gözükmesin, her şeye burnunu sokmasın, kazancımızın yarısına el koymasın.
Devletin gücü adaletten yana olmasındadır. Adalet, tarafsız olmak, taraf olmak gerektiğinde zayıftan yana olmak, son aşamada devlete karşı bireyi korumaktır. Dışarıdan ve içeriden bizi öldürmek isteyene asla müsamaha göstermemelidir. Öldürmeyi bir yöntem olarak kullanmamalı, kullanılmasına da müsaade etmemelidir. İleri toplumlar savaşı bile kendi askerlerinin, güvenlik güçlerinin ve vatandaşlarının sıfır zayiatı üzerine kurgulamaktadırlar.
Her zaman önceliğimiz, ne pahasına olursa olsun suçluyu mahkemeye, hâkim huzuruna çıkarmak olmalıdır. Hâkim kararından sonra da öldüren birine asla müsamaha edilmemelidir.
İnsanlar, bireyler, aileler, bölgeler ve kitleler halinde kendi mücadelelerini vermeli, kendilerini geliştirmeli, ancak çevrelerine ve çevredekilere zarar vermemeli, onları mağdur etmemelidir.
Sorun değil, çözüm için söylenecekler çok.
Yeri geldikçe de söyleyeceğiz.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

144. SAYI / MAYIS – HAZİRAN 2013 / Ay Vakti
Çözüm / Ay Vakti
Yankı / Mustafa Özçelik
Sanat Gibi Felsefe, Felsefe Gibi Sanat / Necmettin Evci
Yusuf’un Düşleri / Mehmet Ragıp Karcı
Tümünü Göster